Ayrılık diye bir şey yok.
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu.
Uyanmış olmalısın.
Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
Ben bir iyiliğim, diyorum
yitiklik duygusundan doğan.
Çoğalmak istedikçe azalmaktan alırım
güzelliğimi.
Seçilmiş bir yalnızlığın içinden
seslenirim mahcup ve özgür;
sevdiği herkesi bir kedere
dönüştüren kalbimle.
Deniz müzik gibidir, içinde ruhun tüm hayallerini taşır ve onları seslendirir. Denizin güzelliği ve ihtişamı, kendimizle yüzleştiğimiz ve kendimizi yeniden yarattığımız ruhumuzun verimli ovalarına inmeye zorlanan varlığımızda da vardır...
Hızlı, kolay ve ucuz bir değişikliğin en iyisi olduğu düşünülüyor, ve sonuç, ne anlaşılan ne de gerçekten hissedilen şiddetli tepkilerin -kontrol edilemeyen ve çoğu zaman da acı veren bir dünyada yaşadığımız hissinin- çoğalması oluyor.