“Hayatımızda, çok yakın olup da hiçbir şeyin aramıza giremeyeceği bir zaman oldu, bizi sadece küçük bir köprü birbirimizden ayırıyordu. Sen tam üzerine basmak üzereyken sana sordum: ‘Köprüyü aşarak yanıma mı gelmek istiyorsun?’- Sense daha fazla gelmek istemedin; sana tekrar aynı şeyi sorduğumda sessiz kaldın. O zamandan beri aramıza bizi birbirimizden uzaklaştıran, birbirimize yabancılaştıran dağlar, çağlayanlar ve daha neler girdi; artık bir araya gelmek istesek de gelemeyiz. Şimdi o küçük köprüyü düşündüğünde söyleyecek söz bulamıyor, hayretler içinde kalıyor, hıçkırıklara boğuluyorsun."
“İlginç bir hikaye. Anlamını çıkarmaya çalışalım. Bir kişi köprüyü geçmek üzereyken diğer kişi ona tam olarak bunu yapmasını söylüyor. Ama birinci kişi bu adımı artık atamıyor çünkü bunu yaparsa diğerine teslim olmuş olacak - güç yakınlığın önüne geçmiş oluyor.”
Syf.124