Dılşad

Sabitlenmiş gönderi
T. S. Eliot
keşfetmenin peşini bırakmamalıyız ki tüm bu keşiflerimizin sonunda başladığımız yere varmış ve o yeri ilk defa anlamış olacağız.
Reklam
Ey uzak ülke, güzel ülke Ey bilmediğim ülke! Ne kendi isteğimle geldim sana Ne de soylu bir atın sırtında. Beni, bu yiğit delikanlıyı Gençliğin ateşi getirdi buraya Bir de başımdaki şarap dumanları.
aklı bir karış havada olanlar, hayat bilmecesini çözmeyi bilemeyenler, Sibirya’dan çabucak bıkarlar,

Reader Follow Recommendations

See All
Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım. Ve kitaptaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim. Kitap benim has bahçemdi. Hayat yolculuğumun sınır taşlan kitaplardı. Bir kanat darbesiyle Oîemp, bir kanat darbesiyle Himalaya. Ayrı bir dil konuşuyordum çağdaşlarımla. Gurbetteydim. Benim vatanım Don Kişot'un İspanya'sıydı, Em- ma Bovari'nin yaşadığı şehir. Sonra Balzac çıktı karşıma, Balzac'ta bütün bir asrı yaşadım, zaman zaman Votren oldum, Rastinyak oldum. Dört bin kahramanda dört bin kere yaşamak.
Şahsiyet, görünen cemiyet içinde görünmeyen cemiyeti seçip, tahtını onun bağrında kurmakla fethedilir. Her şahsiyet bir kopuş, bir olmayana, bir olacağa bağlanıştır...
Reklam
Her büyük adam, kucağında yaşadığı cemiyetin üvey evladıdır. Zira o, yarınki veya dünkü veya ötelerdeki bir cemiyetin çocuğu, kendi cemiyetinin değil... Kaderimizi çizen cemiyet; fakat ona ırzımızı teslim ettiğimiz anda erimişizdir, denizdeki herhangi bir dalgayız.
"İnsanı cemiyet yaratır. Hangi cemiyet? İnsan cemiyetle tam bir uyum hâlinde olduğu zaman tarihi yoktur; doğar, yaşar, ölür. Tarihi yaratan, fertle kalabalık arasındaki anlaşmazlık... Fert cemiyetle kaynaştığı zaman tarihi yoktur...
"Bir adamı tanımak için, düşüncelerini, acılarını, hey - canlarını bilmemiz lâzım hiç değilse. Hayatın maddî olaylarıyla ancak kronoloji yapılabilir. Kronoloji aptalların tarihi."
"... Bu satırları kendimi tanımak için yazıyorum. Tanımak ve tanıtmak. İnsanın kendisini tanıması yetmez, başkalarına da tanıtması gerek."
"Neleri hatırlıyoruz, niçin hatırlıyoruz? intihalarımızın kaçta kaçı şuura intikal ediyor? Hatırlayıp hatırlamamakta hür müyüz? Şuur altında uyuyan ihsas ve intibalar yığınını yeniden niçin ve nasıl inşa ediyoruz? Bu inşanın sıhhati hakkında belli bir ölçümüz var mı? Bazen tam bir iyi niyetle mazideki olayları çarpıtmıyor muyuz? Aynı olayla ilgili çeşitli şahadetler nasıl kontrol edilecek? Hatıralarımızda ferdî ile sosyalin payı nedir?"
Reklam
Kendimizi tanımak irfanın varabileceği en yüksek merhale
Sevgi ne sayıya gelir, ne karşılıklı bir dışlamaya tabi tutulabilir, insan "şu kadar" ya da "bu kadar" sevemez. Ne de "şunu" sevmek, "bunu" sevmeyi dışarıda bırakır. Sevgi konusunda seçim yapmaya zorlanmanın ve bunu nicelleştirmenin totalitarizmi, sevgiyi hiyerarşik bir güç ilişkisinin bağlamı içine sokar. Bu durumda sevgi, her şeyi kucaklayan bir duygu olmaktan çıkar. Artık diğerkâm bir duygu değildir o.
Özgür bir insanın kahramanları olamaz,çünkü kahraman statükoyu simgeler.
1,631 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.