Ümmü Gülsüm

104 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 2 hours
"Kuşlar tutsak yaşayamazlarmış. Ya çocuklar, İnci? Onlar tutsak yaşayabilirler mi?" Gecenin yarısına geldiğimde hâlâ gözüme uyku girmediği, bir yerlere kaçmak istediğim o an elime geçen ilk kitap oldu. Hem ağlamaya hem gülmeye bir de üstüne düşünmeye de ihtiyacınız varsa eğer bu kitabı okumakla tam yerinde adım atmış olursunuz. Bir çırpıda, bir nefeste bitse de etkisi uzun sürecek hacmi geniş bir kitap. Dışarıda bakacak kimsesi olmayan minik Barış'ın mahkum annesiyle kaldığı 'kafes' dediği cezaevinden çok sevdiği İnci ablasına yazdığı ama demir kapılara takıldığı için bir türlü ulaştıramadığı onlarca mektuplarından oluşuyor. 80'li yılların 12 Eylül karanlığına gidiyorsunuz. Düşünmenin suç olduğu, kitap okumanın suç olduğu karanlık zamanlar. Fikir suçundan mahkum olan insanlar.. Bütün bunlara şahit olan minik Barış'ın cevabı verilemeyen, çokça düşündüren soruları bazen üzüyor, bazen de güldürüyor. Ama en çok çaresiz bırakıyor. "Bizim göğümüzün yalnızca gündüzü var. Senin göğünde akşam oluyor mu İnci?" Oysa gökyüzü hepimize aitti..
Uçurtmayı Vurmasınlar
Uçurtmayı VurmasınlarFeride Çiçekoğlu · Can Yayınları · 202211.9k okunma
Reklam
296 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
'dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzarım.'
Bu kitap, okumaya niyet etmem ve okumaya başlamam arasında baya bir süre bana yoldaşlık etti; otubüste, trende, deniz kenarında, bir parkın bankında. Uzun zaman bakışıp durduk, bütün gözyaşlarıma, çaresizligime, yalnızlığıma şahitlik etti. Bir dost gibiydi. Ve sonunda okuyabilmek nasip oldu. Her yaraya merhem olacak nitelikte öyle isabetli cümleleri var ki ama ben şu sözlerden sonra başka söze hacet kalmadığını düşündüm; - Kendi sesinle haykırdıysan, kendi gözyaşlarınla ağladıysan, kendi gözlerinle gördün ve kendi düşüncelerine düşündüysen, kendi rüyalarınla uyudun ve kendi dualarınla yakardıysan, sana ait bir ömür sürdün demektir.. - Alvin Toffler gibi yazarların ifadesiyle, 'kullan-at' toplumunun ortaya çıkışının işaretleri 1960'lı yıllarda belirmeye başlamıştı. Bunun anlamı sadece üretilmiş malları atmak değildi... aynı zamanda değerlerin, hayat tarzlarının, istikrarlı ilişkilerin, şeylere, binalara, yerlere, insanlara ve eyleme ve olma konusunda öğrenilmiş tarzlara bağlılığın da atilabilmesi anlamını taşıyordu...
Ruhun Derin Yaraları
Ruhun Derin YaralarıKemal Sayar · Kapı Yayınları · 20201,133 okunma