Tüm düzene baş kaldırmak... Küçücük bedenin ve ruhunla geçmişten beri gelen düzene baş kaldırırken alınan yaralar... Fiziksel olanlar elbet geçiyor, geçiriliyor bir şekilde. Peki ruhumuza aldığımız o zemheri yaralar? Geçti desek bile geçmeyen, aklımıza her geldiğinde gözümüzü dolduran ama tek bir damlası bile akmayan acılarımız, yaşanmışlıklarımız var. Oysaki tek yaptığımız şey sorgulamak ve doğruyu araştırmak. Öyle bir düzen var ki sorgulama ve ne deniyorsa yap demekten başka bir yolu yok o düzenin. Bununla savaştıkça kazanmak yerine her geçen gün bir parça daha eksilmek söz konusu. Fark etmeden, usul usul tıpkı sinsi bir yılan gibi... Fark etsekte olsun belki biz yapamayız ama bu yolda bir adım da biz taş koyarız ve yolu açarız diyerek kendimizi avutuyoruz. Ne acı... Kendimizi kandırıyoruz gibi hissetmekten kendimi alamıyorum. Her neyse... Uzun lafın kısası Zeki Müren'in de dediği gibi 'Kalp acı, dünya hüzün, göz yaş dolu'...