..."Kendini düştüğü felakete bırakıvermek akıllı adam kârı değildir. İnsan gerek bulunduğu durumun ıslahı gerekse geleceğinin kurtuluşu için akıl ve mantığın bulduğu çarelere sarılmalıdır. Üzüntü ve keder dünyada en manasız işlerdir. Çünkü keder ve üzüntü yalnız geçmişe aittir. Geçmiş şeylerin geriye gelmesi veya tashih edilmesi ise mümkün değildir. Üzüntü ve kederin gelecekteki şeylerle ilişkisinin olması gibi, kurtuluşla da hiçbir âlâkası yoktur. Bir çare bulmaktan fazla acıyı artırır." ..
Tüm düzene baş kaldırmak... Küçücük bedenin ve ruhunla geçmişten beri gelen düzene baş kaldırırken alınan yaralar... Fiziksel olanlar elbet geçiyor, geçiriliyor bir şekilde. Peki ruhumuza aldığımız o zemheri yaralar? Geçti desek bile geçmeyen, aklımıza her geldiğinde gözümüzü dolduran ama tek bir damlası bile akmayan acılarımız, yaşanmışlıklarımız var. Oysaki tek yaptığımız şey sorgulamak ve doğruyu araştırmak. Öyle bir düzen var ki sorgulama ve ne deniyorsa yap demekten başka bir yolu yok o düzenin. Bununla savaştıkça kazanmak yerine her geçen gün bir parça daha eksilmek söz konusu. Fark etmeden, usul usul tıpkı sinsi bir yılan gibi... Fark etsekte olsun belki biz yapamayız ama bu yolda bir adım da biz taş koyarız ve yolu açarız diyerek kendimizi avutuyoruz. Ne acı... Kendimizi kandırıyoruz gibi hissetmekten kendimi alamıyorum. Her neyse... Uzun lafın kısası Zeki Müren'in de dediği gibi 'Kalp acı, dünya hüzün, göz yaş dolu'...
... Kendimden rahat yoktur bana. Tanımadığım birilerine bal vermek için kendi hayatımı yok ettiğimi, en güzel çiçeklerimin tozunu yağmaladığımı, çiçeklerin kendilerini de koparıp köklerini ayaklarımın altında ezdiğimi hissederim. Şimdi kaçık değil de ne derler bana? Yakınları, tanıdıkları, aklı yerinde bir insana davranır gibi davranırlar mı böyle birine? "Şu ara ne var tezgâhta? Bize ne armağan edeceksiniz acaba?" Hep aynı sorular, aynı tavırlar... ..
... " Yaşam beceriksizce hazırlanmış bir tören yemeğini andırır, kişi sabırsızlıkla bekler çerezi, oysa asıl yemek, o büyük kızartma, sessiz soluksuz yenmiştir bile..." ..
... Bizler yalnızca bugüne hükmetmiyoruz. Hafızamız sayesinde geçmiş de elimizin altında olduğu gibi, zihinsel imkânlarımızı maharetli bir şekilde kullandığımız takdirde geleceğe de nüfuz edebiliriz. ..