“𝐀𝐦𝐚 𝐛𝐞𝐧 𝐦𝐚𝐡𝐤𝐮𝐦 𝐝𝐞𝐠̆𝐢𝐥𝐢𝐦 𝐤𝐢 , 𝐛𝐞𝐧 𝐲𝐚𝐥𝐧ı𝐳𝐜𝐚 𝐜̧𝐨𝐜𝐮𝐠̆𝐮𝐦.”
Annesi cezaevine girdiği için özgürlüğü elinden alınan bir çocuk Barış. En güzel yaşlarında gülüp eğlenmesi gerekirken dört duvar arasında yaşanan acımasız olaylara şahit oluyor. Barış, en yakın arkadaşı İnci’nin sessiz sedasız cezaevinden çıkması ile ona mektuplar yazmaya başlar. Mektuplarında günlük yaşadığı olayları, oradaki insanları kendi gözüyle yorumluyor. Mektuplarına karşılık gelmese bile yazmaktan vazgeçmiyor.
Barış, dışarıdaki hayata büyük bir özlem duymaktadır. Onun gökyüzü hava almaya çıktıkları avludan ibarettir. Güneşin batışını hiç görmemiştir. Görmek istediklerinde gardiyanlar buna şiddetle karşı çıkmışlardır.
Mektuplar sayesinde Barış’ın iç dünyasına, hapishane yaşantısına, rüyalarına ve hayallerine dair bilgiler ediniyoruz. Okurken duygulandığım bir kitap oldu. Gerçek bir hikaye oluşu ve özgürlüğe kelepçe vurulamayacağını öğreten Barış’ı herkesin tanımasını isterim.