Dünyayı tanıdıkça hoşnutsuzluğum daha da artıyor; her geçen gün insan karakterinin tutarsızlığına ve akıllı, duygulu görünenlere bile güvenilmeyeceğine olan inancım güçleniyor.
#Jane Austen
Yardımlaşmayla, paylaşmakla, ihtiyaç sahibine el uzatmakla bizleri birbirimize kenetleyen, manevi bir bağa dönüşen Kurban Bayramı’na eriştik.
Bu manevi iklimin ülkemiz, tüm İslam âlemi ve insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyoruz.
Kurban Bayramı’mız mübarek olsun.
Ve kitabın sonunu bitiriyordu;
O ilk gördüğü, tanıdığı, güvendiği, sevdiği insan değildi artık.
Seven yanılmış, sevilen yabancılaşmıştı...
- Nazım Hikmet Ran
Kimseler görmedi Ömür hanım, bu dünyadan ben geçtim.
İçimde umudun kırk kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş
ölüsü yüreğim -içinde senin ve benim ağırlığım- benim
olmayan bir garip gülümsemeyle yüzümde, incelik adına,
ben geçtim...Yerini bulmamış bir içtenlik, yanılmış bir
saygı ve bir hüzün eğrisi olarak ilişkilerin gergefin de,
ördüm ömrümün dokusunu ilmek ilmek. Beni cam kırıklarıyla anımsasın insanlar, savrulan bir yaprak hüznü
ve dağınıklığı ile... Yükümü yanlış bedestanlara çözdüm.
...
Şükrü Erbaş - Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
Materyalist bir ahlaka dayanan bu esere göre insanın kılavuzu akıldır ve insan kendi saadetini bulmak için başkalarının saadetlerine saygı göstermelidir. Hareket hattımız geçmişteki örneklere dayanmalıdır. Aşağı kitleler ekonomik bakımdan devletin temelidir. Devletin unsurları 7'dir: Hükümdar, kendisine yol gösteren vüzera, tebaası, kaleler, müdafaa, ve taarruz kuvvetleri, hazine ve müttefikler. Hükümdar tebaaya çocukları gibi muamele etmelidir. O, her türlü otoriteyi temsil eder. Bu otorite, bu dünyayı idare eden kanundan çıkar. Hükümdar kanunu yerine getirmekle mükelleftir. Kanuna dayanarak kötüleri cezalandırır. Adalet hükümdarın birinci vazifesidir. Adaleti yerine getirirken kendine sevgi ve nefretine tabi olmamalıdır. Tarafsızlık adaletin ilk mühengidir. Adaletle idarede ikinci unsur akla tabi olmaktır. Adaletin yerine getirmekte en ehemmiyetli yol hükümdarın bizzat davayı dinleyip hüküm vermesidir. Hükümdarın vazifeleri zulüm ve taarruzu önleyerek tebaanın hayatını ve malını korumak, adaleti ve tarafsızlıkla yerine getirmek, Ziraat ve sanayinin gelişmesine önayak olmak ve halkı zenginleştirmektir.
Dinde kanun yapıcıya, yani peygambere her çağda ihtiyaç yoktur. Çünkü ilahi hukuk, mesela İslam, kıyamete kadar dünyevi ve uhrevi uyum içinde yeterlidir. Ancak padişahın varlığı her çağda bir zorunluluktur demektir. Dünya işlerine her çağda ilgi gösterilmesi gerektiği için bu dünyanın gündelik işlerini yürütmede mutlak bir yetki sahibi bulunmalıdır. Onun otoritesinin yürütmesi kesintiye uğrarsa, insanlar en iyi koşullarda yaşamayı sürdüremezler ve belki de hepsi yok olur.