Genel anlamda ifade etmek gerekirse, bir Müslüman tek başına var olamaz. Hayatını bir Müslüman olarak yaşamak ve idame ettirmek istiyorsa bir çevre, cemiyet ve düzen yaratması gerekir. Yani dünyayı değiştirmek zorundadır, aksi halde kendisi değişime tabi olacaktır.
Tarihin bize gösterdiği zahir bir gerçeklik var: Müslüman halkların hayallerini tetikleyebilecek, gerekli ölçüdeki disiplini tahsis edebilecek ve Müslümanlara ilham ve enerji verebilecek yegâne düşünce İslam’dır.
İnsanlarla hayvanların yaratılışında önemli bir fark var: Hayvanlar çok üretiyor, az tüketiyor. Arılarla ilgili laboratuvarlarda yapılan bir deneyde, arı kovanının içerisindeki bal azaltılınca, arıların iştahı kesiliyor ve arılar daha az bal tüketiyor. Cenabı Allah öyle yaratmış ki asla balı bitirmiyorlar. Deneyde balı daha da azaltınca arılar ölüyor, fakat yine de kalan balı bitirmiyorlar. Yani çok üretiyor, az tüketiyor. Bunun hikmeti, Cenabı Allah'ın hayvanları insanlara faydalı olması için yaratmış olmasıdır.
... Eğer biraz daha ruhtan anlasa bu hadiseye bu kadar ehemmiyet vermemesi ve bilmesi lazım gelirdi ki ömürlerimiz hep bu nevi delilikler arasında geçer, fakat herkese kendinin değil, diğerlerinin hayatları ve hususiyetleri anormal görünür.
...Her iki misalde de, Allah'ın mesajı çok netti: Bizans toprağı bile olsa, Kudüs Müslümanlarındı. Müşrik işgali altında bile bulunsa, Kâbe Müslümanlarındı. Tarihe ve coğrafyaya, bu nazarla bakmak gerekirdi.