"Viskiyi iki buzlu Rakıyı sakin Şarabı ılık Birayı köpüklü Çayı şekersiz Kahveyi sade Kendini gülerken seversin.. Ben aşk derim buna, sen solunum.. Sen soluna dönüp sızarsın, Ben sana bi' daha aşık olurum..."
Sebahattin Ali ne güzel açıklamış;
Canım çok şey anlatmak istiyor ama yorgunum. Beynim yorgun, bedenim yorgun,
Bunca şeyi affeden kalbim bile yorgun artık.
Heveslerim yorgun, iyimserliğim yorgun,
Konuşarak anlaşmaya olan inancım bile yorgun artık. Çok yorgunum...
Yol güzelse yürüyorum işte biraz, çay sıcaksa içiyorum, kitap sararsa saatlerce okuyorum, ne aşka kapalıyım ne yalnızlığa küsüm hatta biraz benimsemiş ve dahi içselleştirmiş bile olabilirim, ufak şeylerden mutluluk çıkarabilen minimalist yanıma sarılıp yaşamaya çalışıyorum.
Olmadı bir çay demler,biraz kitap okuruz. İçimizdeki sessizlikler dinene kadar konuşmayız kimseyle. Eski bir türkü çalsın radyoda ve gökyüzünde birkaç parçalı bulut gezinsin. Taşınalım buralardan. Yüreğimizi de alıp gidelim bizi anlayanların yanına.