Rüzigâr âyînesinde sûret-i ahvâl-i aşk
Evvel âsân görünür sonra belâlar gösterir
(AhmedPaşa)
Zamane aynasında aşk hâllerinin görüntüleri önce kolay gibidir, ancak sonra ne belalar gösterir, bilseniz ne belalar!..
Halk-ı cihân lütf ile hep şâd olur Bir söz ile bir gönül âbâd olur
Azerî
Lütuf gösterildiğinde her insan mutlu olur. Bir küçük söz ile bir gönül yapmak mümkündür.
Olmuş o kadar halk-ı cihân mekrde üstâd
Kim sâbıka-i şöhret-i şeytân unudulmuş
(NABÎ)
Dünya halkı hilekârlıkta o kadar ileri gitmiş ki şeytanın bu konudaki şöhreti (onların yaptıklarının yanında masum kalıp) unutulmuş.
Erbâb-ı ye's gerçi tehî-kîsedir velî
Ehl-i ümîdden hele râhat değil midir
(Nabî)
Kesesi boş olanlar gerçi karamsarlık içindedirler ama bunlar umut peşinde koşanlardan daha rahat sayılmazlar mı?!..
Gamze derd-i çeşmini ketm etmeyip yâ n'eylesin Çâre-sâz-ı kâ'inâtı çâre-hâh etmek de güç
(ŞeyhGalib)
Gamze, sevgilinin gözünün benim hakkımdaki endişesini (veya sırrını) saklamayıp da ne yapsın; bütün âleme çare olanı (sevgilinin gamzesini), çare ister duruma düşürmek de güç.
Cihan güzelleri çün bîvefâ imiş bildik Gönül vefâsıza vermek hatâ imiş bildik
(Ahmed paşa)
Ne zaman ki dünya güzellerinin vefasız olduğunu anladık, gönlü bir vefasıza vermenin bir hata olduğunu o zaman öğrendik.
Dehrin ne safâ var acaba sîm ü zerinde
İnsan bırakır hepsini hîn-i seferinde
(ziyapaşa)
Dünyanın altınında ve gümüşünde ne mutluluk olabilir ki? İnsanlar o kaçınılmaz son yolculuğa çıkarken zaten bunların hepsini geride bırakır.