Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rüveyda

Rüveyda
@_parende_
HER ŞEY BİR'DEN BAŞLAR! (Bu sayfada okumadığınız şeyi beğenmeyiniz lütfen:)
İlim Yayma Cemiyeti (İdareci)
GAÜN İlahiyat Fakültesi/ Türkiye Diyanet Vakfı İlahiyat Akademi
224 okur puanı
Mart 2020 tarihinde katıldı
İnternetin farklı bir bilinç, yepyeni bir bireysellik, radikal bir zihniyet hali olarak bütün değerleri alt üst ettiği, insanlığın algı tarzını ve değer ölçülerini "yenilediği", iç ahlâkı bile yeniden inşa ettiği meselesi yoğun biçimde tartışılan bir gerçek. Tartışmak muafiyetin kapısını açar oysa. Unutmamalı ki mutlak ahlâkın tartışması yoktur, o internet için de geçerlidir. Ve Berat Demirci'nin şu eşsiz cümlesi her bilgisayarın "çatına" asılması gereken bir vecizedir: "Alemlerin Rabbi olan Allah sanal âlemin de Rabbidir."
Reklam
Gyges'in Yüzüğü Olarak İnternet
Platon, Devlet'in ikinci kitabında bir çoban olan Gyges'in öyküsünü anlatır. Bir deprem neticesinde yarılan yerin içine giren Gyges, orada bir ceset görür ve cesedin parmağındakı yüzuğu alarak yeryüzüne çıkar. Bu, sihirli bir yüzüktür aslında. Parmağındakı yüzükle oynarken kaşı avucuna doğru çevirdiğin de görünmez olduğunu, kaşı eski haline getirince tekrar görünür olduğunu anlar Gyges. İnanılmaz bir güce sahip olduğunu fark edince yaptığı şey ise saraya girmek, kraliçeyi baştan çıkarmak ve kralı öldürüp yerine geçmek olur. Çünkü o, görünmediği zamanlarda toplumsal ahlâkın baskısından kurtulmuş, kendi iç ahlakıyla baş başa kalmıştır. İç ahlâkı ise bu kadardır. Nasılsa hiç kimse görmuyor! İnternete dönersek. Eğer orada kendi gerçek ismimizi değil de bir nick kullanıyorsak parmağımıza Gyges'in yüzüğunü geçirmişiz demektir. Çünkü orada artık görünmezizdir ve bizi sansürleyen bir şey yoktur. Toplumsal ahlakın baskısı üzerimizden kalkmıştır ve biz kendi içimizdeki ahlâk yasası ne kadarsa o kadarızdır. Bu sansürsüzlük hele de otosansürsüzlük panayırında kendi ismimizi korumaya alarak sanal bir ismin peçesi arkasına gizlendiğimiz andan itibaren hiçbir manevraya mani yoktur. Bir nick arkasına gizlenildiği, gerçek ismin saklandığı, bir başka ifadeyle toplumsal ahlâka bakan tarafın garantiye alındığı sürece internet her şeyi yapmaya olanak veren bir âlemdir bu yüzden. Ekran kabadayıları, internet delikanlıları, klavye kahramanları vardır onun. Klavyesi olan konuşur orada.
Görünüş ve Servet maksadıyla evlenenlere
''..Bir kadını güzelliği için yahut serveti için alırsa ikisinden de mahrum kalır. Dinini korumak için alırsa, güzellik ve servet maksadı da hasıl olur.'' (Müslim-Buhari)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ey dinar ve dirhemin kulu! Vakit azat olma vaktidir. Ey hırs ve tamahın esiri! Zaman özgürlük zamanıdır. Her eşyanın bir değeri vardır. Malını harcayıp tasadduk etmedikçe ateşten azat edilmezsin. Lakabın parçalanmış din sahibi oldukça şeytanın esaretinden kurtulamazsın. Ey akıllı elbisesi içerisindeki gafil! Yarın pişman olduğunda sadece burada hazırladıklarının sana ait olacağını göreceksin. Kardeşim! Sırat köprüsünü geçerken kantarlarla malın sana fayda vermeyecek. Ölüm geldiğinde mal veya çocuklar sana fayda verebilir mi?!
Rafi'i, konferanslarından birinde günümüz neslini tarif ederek şunları söylemiştir. "Kendisiyle şeref duyacakları işler yapamayan toplumlar, oyalanacakları büyük sözler icat ederler." Bir kadına sevdalanmak gençlerin en yüce gayesi olsun diye komplolar kurulmaktadır. Bir maçı veya kupayı kazanmak en büyük arzuları olan bir toplum! Yeni bir ev veya araba almak yaşamının merkezi olan bir toplum! Hatta arzuladıklarına ulaşmak için ahiretini satmayı göze alan bir toplum!
Reklam
Tembellik, gerçekten kötü bir hastalıktır. Birine bulaştığında o kişinin dünyasını ve ahiretini sıkıntıya sokar. Tembellik yüzünden zekâsı sönen ve insanlığı dağılan kişi, zamanla insanlığını kaybetme noktasına gelir. Bu konuda İmam Râğıb'ın şu sözüne kulak verelim: "Atalete ve boş işlere dalankişi, insanlığından hatta canlılığından soyutlanır ve âdeta ölü bir insana dönüşür. Çünkü boşluk, insanlık hållerini ortadan kaldırır. Kullanılmayan her aza işlevini yitirir. Yumulan göz ve kullanılmayan el gibi. Nasıl ki beden tembellikle rahata alışırsa aynı şekilde nefis de düşünme ve tefekkürü terk ederek ahmaklaşır ve hayvanların mertebesine iner." Tembellik, yaşlı, genç, erkek, kadın, dindar, fasık ayrımı yapmadan herkese bulaşabilecek bir hastalıktır. Bu nedenle yukarıdaki uyarı herkesi kapsamakta, sebatkâr ve gayretli kimseler de dâhil olmak üzere kimseyi istisna etmemektedir. İbn Kayyım şu sözleri söylemekle ne de doğru söylemiş: "Herhangi bir şeyi talep eden gayretli kimselere mutlaka bir duraklama ve sıkılma hâli arız olur."
Tembellik nedir?
İmam Nevevi'nin söylediği gibi tembellik: "Nefsin hayra atılmaması, imkân olmasına rağmen rağbetinin azlığıdır.""
Ümmetin kendilerine ulaşma konusunda ittifak edeceği belli başlı hedefleri şöyle sıralayabiliriz: Ekonomik Hedefler: Ümmetin, Batının sömürüsünden kurtulması ve ekonomik anlamda kendi kendine yeter håle gelmesi; böylece düşmanlarına muhtaç olmak yerine ektiğini yiyebilmesi ve diktiğini giyebilmesi. Siyasi Hedefler: Bağımsız siyasi bir iradeye sahip olunması ve diğer devletlerle olan ilişkilerin efendi köle ilişkisi yerine karşılıklı denklik temeline dayanması. İmanla İlgili Hedefler: İnsanların hidayete erdirilmesi ve ellerinden tutulup Allah'a götürülmesi. Bu hedefler ortadan kalktığında ümmetin eklemlerine tembellik yayılır. Böylece kötülükler de ümmetin içerisinde kendisine yüce bir hedef koymayan ve bu nedenle çukura yuvarlanan kimselere karşı savaş açabilir.
Ezberlenecek bir hadis
Allah Resûlü (s.a.v.) vasiyet ederek şöyle buyurdu: "Ey Şeddad b. Evs! İnsanların altın ve gümüşü hazine olarak biriktirdiklerini gördüğünde sen de şu kelimeleri hazine olarak biriktir: Allah'ım (c.c.)! Senden emirde sebat, doğruda karar istiyorum. Senden rahmetini celp edecek amelleri ve mağfiretini çağıracak işleri istiyorum. Senden nimetine şükredebilmeyi ve sana güzelce ibadet edebilmeyi istiyorum. Yine senden selim bir kalp ve doğru bir dil istiyorum. Bildiklerinin hayrını senden istiyor, bildiklerinin şerrinden sana sığınıyorum. Bildiğin günahlarımı bağışlamanı istiyorum. Şüphesiz ki sadece sen gaybları en iyi bilensin." Ahmed b. Hanbel, Müsned, 28: 338.
Orta Çağ diye bir dönemin tarih yazarlığı marifetiyle icadı, İslâm'ı ve Müslümanları tarih dışına itmiştir. Bu tasnif ile birlikte Batılılar İslâm'a ve Müslümanlara atıfta bulunmadan da geçmişten bahsetme imkânı elde etmişler ve bunu sonuna kadar da kullanmışlardır.
Reklam
Biz, hayat tarzlarını ve düzenlerini ifade etmek için, medeniyet kelimesini kullanmadan önce, hangi kelimeleri kullanıyorduk?
"Koloni" kavramı
18. yy.'ın ortalarına kadar Hindistan ve Doğu Asya'da "koloni" kavramının, bir yere göçmüş küçük insan grubu gibi farklı bir manası vardı, Ama 1750-1760'lardan sonra oralarda siyasi olarak da etkin olmaya başladılar. Bir bölgeyi askeri olarak işgal edip, siyasi olarak merkez ülkenin çıkarları doğrultusunda yönetmek, yani oraların coğrafi ve beşeri imkânlarını "sömürmek" anlamı ile kolon-yalizm/sömürgecilik ve dolayısı ile emperyalizm ancak bu dönemden sonra söz konusudur. Bu süreç çok ayrı bir süreç ama esas sömürgecilik/emperyalizm dediğimiz hâdise, yani bütün Batı Avrupa'nın katılımıyla Asya ve Afrika'da gerçekleşen sömürgecilik, 19. yy.'ın ortalarından itibaren, özellikle 1850'lerden sonra başladı.
Acıyla dalgalanan sularda Özlemi çoğaltan bir gemidir yüreğim
Hangi rüzgara verdiysem hayallerimi Beni alıp yangınlara götürdü Muştu beklediğim bütün yelkenliler den Ateş düştü içime
Güneş ülkesinden gelen yiğitler Benzeri olmayan bir dünya kursun Cellat ayrılığın boynunu vursun
97 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.