...ama çevreden farklı olman ve onlara rağmen kendi isteklerini tercih etmen belki de yaşamın ta kendisi. Bunun için de cesaret gerek. Yaşama cesareti.
Çevre için yaşamanın aksak mantığı şöyle gider: "Başkalarını memnun etmeyi ne kadar çok sağlarsam, o kadar çok sevilirim." Ne kadar riskli bir uğraş, değil mi?
Reklam
Gerçekçilikten ne kadar uzak düşmeyi öğretiyor ve öğreniyoruz dedim içimden. Bu genç için önemli olan kendisinin değil başkalarının istek ve beklentileriydi.
Zihin okuyucular iyi senaristtirler. Ufacık bir hareketten yola çıkarak, kimin ne düşündüğünü, ne hissettiğini, ne yapacağını, yapmayacağını kafalarında karara bağlayıverirler.
Bireyin çevresi ve kendisi hakkında geliştirmiş olduğu düşünce, yorum ve anlam kalıpları ne ölçüde gerçekçiyseler, duygular da o ölçüde sağlıklı, daha az yıpratıcı ve yaşamı anlamlı kılmaya yöneliktir.
2 Ekim 1187'de Kudüs'e giren Selahaddin-i Eyyubî insanlık tarihinde emsâli görülmemiş bir sürette büyük bir adâletle Kudüs halkının yaralarını sarmış ve bu kadîm İslâm diyarını yeniden Müslümanlar'a kazandırmıştır. O gece Miraç kandilinin yıldönümüydü. Selahaddin Eyyubî bu vesileyle afv-umûmî ilân etmişse de kılıç artığı Haçlılar, bu eşsiz merhameti bir taktik eseri zannederek kaçıp Akra Kalesi'ne sığınmışlardı.
Sayfa 165 - Sebil YayıneviKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 7,8bin ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.