Önsöz
1908 yılından başlayan, 1930'lu yıllarda yeni bir heye. canla sürdürülen, 1938'den sonra gözden düşüp rafa kaldigerçekleştirilmiştir. Birincisi Büyük Ezdan dininin bir parçası olan Alevilerin ana yurdu Yukarı Mezopotamya zihinlerden silinmiş, bütünle ilişkisi kesilmiş, yerine Orta Asya Şaman cilik-Göktanrıcılık ve "Anadolu Aleviliği"
Hemmedâ
Kimse bilmez aḥvâlımı ‘aşḳ-ıla yâr olan bilür Yedi iḳlîm dört köşeye ḥikmet-ile ṭolan bilür İnceden ince bir sırdur añlayan bir ile birdür Üç ḥurûfuñ dört kitâbıñ ma‘nisini bilen bilür Ayn ‘ayân eyler Ḥaḳḳı şîn şarâbın ṣunar sâḳi Ḳâf ḳanâ‘at ḳapusında ṭurup secde ḳılan bilür İki elif iki nûnuñ bir sîniñ ma‘nisi olan Sırr iline sulṭân olur ölmezden öñ ölen bilür Eyü âdem olan kişi Ḥaḳ yolında ‘adem gerek Elif-ile mîmiñ dâlıñ terkîbini silen bilür Yidi yirden ṭoḳuz gökden ötesin seyr ider sâlik Bunı böyle görenlere söylemedüm yalan bilür Bu cânıñ irdügi ẕevḳı ne bilsün görmeyen kimse Ümmî Sinânıñ aḥvâlın baḥr-ı ‘aşḳa ṭalan bilür
Sayfa 68 - KTBY, 59, PDF
Reklam
Hiçbir Kimseye Sabırdan Daha Hayırlı ve Daha Geniş Bir Nimet Verilmemiştir
Ebu Said Sa'd b. Malik b. Sinan el-Hudrî (r.a.)demiştir ki: “Ensar'dan bir kısım insanlar, Resul-i Ekrem (s.a.s.)'den bir şeyler (ikramda bulunmasını) istediler. Resul-i Ekrem (s.a.s.) onlara ikramda bulundu. Onlar yine istediler. Resul-i Ekrem de nezdinde mevcut olanlar, tükeninceye kadar onlara ihsanda bulundu. Resul-i Ekrem Efendimiz nezdinde bulunan şeylerin hepsini kendi eliyle onlara ikram ettikten sonra şöyle buyurdu: Nezdimde olan hiçbir malı (ikramı) sizden esirgeyecek değilim; lakin kim İffetli olmaya (başkalarından bir şey istememeye) çalışırsa Allah, o kimseyi afif (iffetli) kılar. Kim müstağni olur, (başkalarından bir şey beklemezse) Allah, onu zengin kılar. Kim de sabırlı olmaya bütün gücü ile gayret gösterirse Allah, o kimseyi sabırlı kılar. Gerçek şudur ki, hiçbir kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir.” Hadis-i şerifi İmam Buhârî ile İmam Müslim Sahihlerinde rivayet etmişlerdir.
Sayfa 359Kitabı okudu
Hz. Peygamber oturduğu sırada suyun başında Hz. Ömer'in ücretle tuttuğu işçisi Cehcâh b. Said el-Gifâri ve Sinan b. Zeyd birbirine girdiler. İbn İshâk'ın naklettiğine göre Muhammed b. Yahya b. Hibbân kendisine şöyle aktarmıştır: “Suyun başında birbirlerini itip kaktılar ve kavgaya tutuştular. Bunun üzerine Sinan, 'Yetişin ey Ensar! diye seslendi. Cehcâh da 'Yardım edin ey Muhâcirler!' dedi. Bu esnada Zeyd b. Erkam ve ensardan bir grup insan Abdullah b. Übeye birlikte oradaydı. İbn Übey söylenenleri duyduğunda şöyle dedi: 'Bizim yurdumuzda bize kafa tutmaya başladılar. Allaha yemin olsun ki, bizim izzet ve şerefimizle şu Kureyş'in çulsuzlarının durumu ancak 'Besle kargayı oysun gözünü. sözüyle anlatılandan farksızdır. Allah'a yemin ederim, eğer Medine'ye dönersek izzetli ve kuvvetli olanlar zelil ve zayıf olanları oradan sürüp çıkaracaktr. Ama bu durumdan ötürü sakın kimseyi suçlamayın. Bunu siz kendi ellerinizle yaptınız. Onlara yurdunuzu açtınız. Mallarınızı paylaştınız. Hâlbuki böyle yapmasaydınız başınıza çöreklenmez, çekip giderlerdi. Zeyd b. Erkam, bu sözleri işitmiş ve daha çocuk yaşta olmasına rağmen giderek Hz. Peygamber'e anlatmıştı. O esnada Hz. Peygamber'in yanında Ömer b. Hattâb da bulunuyordu. Ömer, 'Yâ Resülullah! Şu Abbâd b. Bişr'i tut da onun boynunu vurayım: dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, 'Ey Ömer! Eğer insanlar, Muhammed kendi ashabını öldürüyor, derse ne olacak. Hayır Ömer! Bu dediğin olmaz. Haydi insanlara yola çıkacağımızı ilan et' buyurdu.”
Biz duyduğumuz, düşündüğümüz için o kaygısız, tasasız çevrenin ortasında yapayalnızız. Kendimizden başka bir yerden yardım beklemeyelim. «Ol!» buyurulmuş, evren oluvermiş; am a salt bir varlıkla var; insanoğlu gelip de «düşün» demeseymiş, bir mânâsı, bir ereği olmayacakmış; «dinle» demeseymiş, sesleri; «bak» demeseymiş, renkleri, çizgileri
Sayfa 99 - Yapı Kredi Yayınları
A.B.D.’de, Bob Dylan ve Joan Baez’in önderliğinde 'protest pop’ diye isimlendirebileceğimiz yeni bir müzik türü insanları peşinden sürüklemeye başladı. ... Yapılan müzik, tek gitarlı, orkestrasız ve oldukça yalın bir müzikti. Anlatım kaygısı egemen olduğundan, çokseslilik olumsuz bir unsur gibi görünmekteydi bu sanatçılara. Ancak bu hareketin de ömrü uzun olmadı. Bob Dylan, hareketin daha sonraki yıllarında Rock müziğine doğru kaydı.
Sayfa 20