- Çok yorgunum şeyhim!
- Cennet yolu, yokuştur evlât.
- Sermayem talan oldu ama.
- Şeytan der ki: Umutsuzluk, bana imandır!
- Yalnızlık peki?
- Secdesiz olmak!
- Rabb'e ulaşmaya mâni nedir?
- Seninle Rabbin arasında tek engel dünyadır.
- Efendim?
- Allah'ı kaybedenin bulacağı tek şey beladır!
- Peki bizi kim kurtaracak?
- Rahman ve Rahim olarak Allah!
- Peki bizi affeder mi?
- Sevdiğine zulmeder mi evlat?
- Peki dünya?
- Oyunun aslı!
- Kimseye yanlış yapmadım şeyhim!
- Yanlış insanları kimsen yaptın ama!
- Kimsem yok benim!
- Rabbin sana yetmez mi?
Ebû Hüreyre'den (ra) rivayet edildiğine göre
Resûlullah şöyle buyurmuştur:
Yanında anıldığım halde bana salavat getirmeyen adamın burnu yerde sürtülsün.
(Tirmizî, Deavât, 100)
Şunu iyi bil ki: Sana Allah'ı hatırlatan, seni inciten, gizlice yalvaran dert, dünya mülkünken ve saltanatından daha hayırlıdır.
Allah sana dert, tasa verdiyse, O'nu anman için verdi.
Su ve havadan sonra insan için en hayati ihtiyaç nedir diye sorulsa, "muhabbet" çıkıverir ağzımdan. O kadar önemlidir yani. Yaşamak paylaşmaktır çünkü. Ve düşünceleri, sevinçleri, üzüntüleri paylaşmak en az ekmeğini paylaşmak kadar elzemdir.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
“Beş vakit namazın Allah’ın emri olduğunu kabul eden; abdestlerine,
vakitlerine, rükûlarına ve secdelerine özen göstererek beş vakit namazı kılmaya devam eden kimse cennete girer.”
İbn Hanbel, IV, 266