Kocası Eyüp'ün habersizce İstanbul'a gittiğini öğrenen Pilar, Eyüp'ün rüya defterini de yanına alarak İstanbul'a gidiyor. Kitabin konusu, Pilar'ın Eyüp'ün ailesinin yanında kaldığı süre içinde yaşananlar, Eyüp'ün rüya defterinde yazılı olan ve yıllar önce evlerinde yaşanan gercekler, son olarak da Eyüp'ün bulunmasi.
Kitabın ilk sayfasından son sayfasına kadar ailenin sırlarını okumaya devam ediyorsunuz, yani son sayfaya kadar merak içinde geçiyor. Nermin Yıldırım sözcükleri o kadar güzel kullanmış ki, kalemine hayran oldum.
Eyüp'ün ailesinin ( ablası Muesser, abisi Veysel, yengesi Perihan) her birinin hikayesini kendilerinden öğreniyoruz. Okudukça aslında her birinin geçmişinde yaşadıklarının sonraki karakterini oluşturduğunu anlıyoruz, oldukları karakterin altında yatan trajik gerçekleri okurken üzülmemek elde değil. Eyüp çok küçükken yaşadıkları evde olanlar yüzünden ailesinin aslında onu korumak için yaptıklarını; Eyüp'ün dışlanma olarak algılaması ve sonrasında hayatına yurtdisinda devam etmesi, herkesten uzaklaşması çok üzücü. Aile içindeki iletisimsizligin çok çok büyük hasara yol açtığını, belki de zamaninda konuşulması gereken meselelerin üstünün kapatılması nedeniyle sonradan içinden çıkılmaz hale gelmesine tanık oluyoruz.