kirke'nin nasıl büyüdüğünü ve nasıl özgürleştiğini görmek bana kendimi gerçekten iyi hissettirdi fakat sonlara yaklaştıkça biraz sıkıldığımı hissettim. olaylar istediğim gibi gelişmediği için de olabilir bu, tüm yükü yazarın omuzlarına atamam. nitekim sanki dil anlatımdaki büyüsünü kitabın ikinci yarısında kaybetmiş gibiydi. hikayelerden biri athena ile ilgiliydi, çok severim kendisini. yazar mitolojideki her konunun ucundan kıyısından geçmiş, okudukça "aaa bu da vardı ya valla götü kalkık helios" dedim. tanıdık yüzler düşmanınız dahi olsa sizi iyi hissettirir.