Ben de onun gibiydim. Artık değilsem de ben de özümde onun gibiydim. Her zaman affeder, sevdiklerimden vazgeçmez ve ne yaparlarsa yapsın onları sevmeye devam ederdim.
"Bu defa başka bir kasaba yok. Artık beni aramak yok. Geriye bakmak yok. Kapıların önünde beklemek yok. Bir yarayı sevdiysen bir iz değil, bir hatıra olmasına izin vermelisin. Kalan tek şey o yara sandığın için onu kanatıp durmayı bırak. Sadece gökyüzüne bakarsan yeryüzüne haksızlık edersin. Seni tanımak çok güzeldi, hayatının bir kısmına eşlik etmek çok güzeldi. Ama duvarların önünde ağlamayacak kadar büyüdün, sen artık beni izlemeyeceksin, ben de gördüğüm her duvarın dibinde seni bulmaktan korkmayacağım. O duvarların üzerinde senin cümlelerini arayacak gözlerim."
Ama düşününce anladın. Bunu anlayamayacak insan değildin sen. Gene de gelmedin. Çünkü korktun. O gün bana öyle sapsarı baktıktan sonra karşıma çıkmanın kısacık sıkıntısından korktun. Oysa ben nasıl beklemiştim seni! Atölyede, sinema kapılarında...
Vazgeçmiyorum, korkma. Tökezleyerek de olsa sözümü tutuyorum. Kapına kadar koştuğum anlar olmuyor değil ama kapıyı çalmadan geri dönüyorum. Sadece, bazen, saatlerce o kapının önünde oturuyorum.