Faili Meçhul Bir Sevda Mevsimini yitirmiş bir gönlün Kadehine damlayan son damla Bir ab-ı hayat suyu olur Serabında çatlayan dudaklarıma Saçlarından toplarım sarı buğdayları Mevsimine şaşıran her kuş benim yüreğime gelir Baharları toplar kapıma gülüşlerin Yüreğimde yankılanır kulağıma mıhlanan sesin Kaç Nisan geçti, dinmedi yağmurların Göğsüme bastırdım da bu ateşi öyle sakladım Zamansız gecelerde seni yıldızlara anlattım Şafağı bulmayan kaç gece gezdi kanımdan İçine hapseder beni gözlerin Bin yıl adını sayıklarım Bir tebessüm azat eder beni Aynalardan resmini toplarım I Mücahit Danabaş
Ne güzel başlamış söze tam da önemli olan bu olduğunu göstermesi
İman ve İslâmiyet âb-ı hayatına susamış kıymetli kardeşlerim! (ÂB-I HAYÂT : Hayat suyu. Saf ve berrak su. İnce ve derin mânâlı söz. Tasavvufta mürşid-i kâmil denilen evliyâ zâtların, insanların mânen canlı, kalblerinin uyanık olmalarına vesîle olan mübârek sözleri, mânevî nazarları (bakışları) ve kıymetli kalblerinden fışkır an teveccüh. Bir şeyin kıymetini kuvvetli bir şekilde ifâde için de kullanılır. Âb-ı hayevân, Âb-ı Hızır, Âb-ı zindegânî, Âb-ı bekâ da denir. ÂB-I HAYÂT-I BÂKİYE : Sonsuz hayat suyu.) Sözler
Sayfa 820Kitabı okudu
Reklam
İran efsanelerinde ise şarabın keşfi şöyle anlatılır: Pişdadiyan sülalesinin ünlü hükümdarı Cemşid, bol bol asma diktirerek meyvelerinin halka dağıtılmasını emreder Fakat bir senenin mahsulü çok olunca, halk tarafından kaplarda saklanan üzümlerin bazıları değişik bir tat alır; şırası acıdır ve zehirli sanılıp içilmez. Rivayete göre Cemşid'in en güzel ve en gözde cariyesi, şiddetli baş ağrıları çekmektedir. İyice canından bezen cariye, bu zehirli sudan içip canına kıymak ister. Fakat zehir sanıp içtiği şey onu öldüreceğine diriltir ve neşeli bir uykuya dalar. Uyandığında baş ağrısı kalmamıştır ve ruhunun dinlendiğini hisseder. Durumu Cemşid'e anlatır. Cemşid şırayı denedikten sonra ona "Ab-ı Hayat" (hayat suyu) adını verir.
Efsaneye göre İskender-i Zülkarneyn* ordusuyla birlikte bir memlekete uğramış. Orada kendisine ileride bir deniz olduğu, o deniz geçilince 3 ay süren karanlıklar ülkesinin başladığı ve bu ülkede ab-ı hayat olduğu söylenmiş. İskender, veziri Hızır*'ı da yanına alarak denizi geçmiş ve zulumât (karanlıklar) ülkesine varmış. Bu arada İlyas* da yanlarındaymış. İskender'de karanlıkları aydınlatan iki mücevher (veya bayrak) varmış. Birini Hızır ile İlyas'a vermiş. Hangisi suyu bulursa yekdiğerini haberdar etmek şartıyla ayrılmışlar. Hızır ile İlyas yorulunca bir pınar kenarına oturup karınlarını doyurmak istemişler. Hızır yanında getirmiş olduğu pişmiş balıkları çıkarmış. Pınardan elini yıkarken bir damla su balığa damlamış. Balık o anda canlanıp suya karışmış. Hızır bilmiş ki âb-ı hayat budur, kana kana içmiş. İlyas'a da içirmiş. 0 sırada bunlara bir emr-i İlahi gelmiş ki bundan İskender'e söz etmesinlerBir rivayete göre de İskender'e haber vermek için pınardan ayrılmışlar ama tekrar aynı pınarı bulamamışlar. Böylece Hızır ile İlyas ölümsüzlüğe ermişler. Kıyamete dek Hızır denizde, İlyas da karada sıkıntıya düşenlere yardım ederler ve her senenin 6 mayıs günü İskender seddi üzerinde buluşup Ka'be'ye hacca giderek o yıl yapacakları işleri görüşürlermiş.
1250- Şu halde ateşi helâk eden, mü'minin nûrudur. Çünkü bir şeyi zıddından başka bir şeyle gidermek imkânsızdır. Adalet gününde ateş, nûrun zıddıdır, zira, ateş kahırdan meydana gelmedir, nûr, ihsan ve fazıldan. Ateşin şerrini defetmek istiyorsan ateşin gönlune rahmet suyunu saç! O rah met suyunun kaynağı mü'mındır. Âb-ı hayat, ihsan sahıbının pâk ruhudur. Nefsin ondan kaçmakta Çünkü sen ateştensin, o su, ırmak suyu.
Sayfa 207
Reklam
Hızır ve Ab-ı Hayat Suyu ile ölümsüz olduğu söylentisi ve Kur’an.
“Yüce Allah, Kur'an'da açıkça hiç kimseye ölümsüzlük vermediğini, herkesin ölümlü olduğunu açık seçik şekilde ifade etmiştir: "Senden önce hiçbir insana ebedî yaşama vermedik, Şimdi sen ölürsen sanki onlar ebedî mi kalacaklar? Her nefis ölümü tadacaktır. Biz sizi sınamak için şerre de hayra da müptelâ kılıyoruz. Ve sonunda bize döndürüleceksiniz. " (Enbiyâ, 21/34-35)
Ey gönlümün hüsrevi (hükümdar) Nasil anlatayım gözlerini ahh o dil rüba (gönül alan) saltanatı Ve karşısında sana acilan kalb-i acizaneyi Cismindir deva-i illet Ne ola halim görmezsem gözlerin kalbimde tekessür (artmak)olur harazet (derdin sürekliliği) Ahu nigah (ceylan bakışlı) gözlerinin Batnında(içinde) bilirim  ab-ı hayat (hayat suyu) Ey dil-dar cânânım Dar-ı elemde ruhuma huzur eyleyenim Kasr-ı kalbimi şükufezar kılan sultanım Ebede kadar hedâ sana canım
Ab-ı hayat...
Bengi su, âb-ı hayat, hayat suyu, dirilik suyu, aynü'l-hayat, nehrü'l-hayât, âb-ı câvidânî, âb-ı zindegî, hayat kaynağı, hayat çeşmesi...
Hıdrellez?
"Hıristiyanlarca da baharın ve doğanın uyanmasının ilk günü olarak kabul edildiği için Ortodokslar bu günü Aya Yorgi, Katolikler ise Saint Georges Günü adıyla kutlarlar. Islami çevrelerde kabul edilen yaygın inanca göre Hızır, hayat suyu (ab-ı hayat) ölümsüzlüğe ulaşmış, Allah katında ermiş bir evliya ya da peygamberdir. Zaman insanlar arasında dolaşarak zor durumda olanlara yardım ettiğine inanılır. Hızır ve İlyas sözcüklerinin birleşerek halk ağzında Hıdrellez şeklini aldığı ve bugünün de söz konusu iki peygamberin yeryüzünde buluştuğu gün olduğu kabul edilir. 5 Mayıs'ı 6 Mayısa bağlayan Hadrellez gecesi Hızır'ın uğradığı ve dokunduğu yerlere bereket ve baht saçacagına inanılır."
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
Alev Alatlı - Nasihatname
Ey, Oğul! Gençsin. Uslanmış ömrün 21.yüzyılın ilk çeyreğine denk geldi. Aklını formatlayan, zamanın hakim doğruları. Sen sen ol, alâkalı delillerin bütününe vakıf olmadığında, aklının çıkarımlarına güvenme. Her daim gerekli, velâkin yeterli değildir akıl. Ey, Oğul! Herşeyi anlamaya kalkan, öfkeden ölmeyi göze alır derler. Bilesin ki, akılla
Size zemini güzel serilmiş bir beşik; dağları hanenize ve hayatınıza defineli direk, hazineli kazık; sizi birbirini sever, ünsiyet eder çift; geceyi hâb-ı rahatınıza örtü; gündüzü meydan-ı maişet; güneşi ışık verici, ısındırıcı bir lamba; bulutları âb-ı hayat çeşmesi gibi ondan suyu akıttım. Basit bir sudan bütün erzakınızı taşıyan bütün çiçekli, meyveli muhtelif eşyayı kolay ve az bir zamanda icad ederiz. Öyle ise yevm-i fasl olan kıyamet sizi bekliyor. O günü getirmek bize ağır gelemez. Risale-i Nur-Sözler/405
ÖĞÜT(Sana Diyeceğim Var)
Sana nasihatım var eğlen yolcu Çürük köprülerden geçme ha geçme Mertlere haramdır namerdin suyu Ab-ı hayat olsa içme ha içme Mürşit olmayınca müşkül çözülmez Dibi görünmeyen gölde yüzülmez Hakkın pazarında ayrı gezilmez Bir seni bir beni seçme ha seçme İnsan dükkan dükkan şehre misaldir Keramet ehlinin keremi boldur Senden sana gitmek bir uzun yoldur Kendini bilmeden göçme ha göçme Kul Osman Dağlı'ya birgün elveda Verdiğini alır cenabı hüda Hey yolcu ektiğin kalır dünyada Mevsime ermeden biçme ha biçme Osman Dağlı (Mahzuni Şerif Türküsü)
296 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.