Kitapvecayy_
Kullara kul olan , birden fazla efendiye kulluk eder. Her birinin beklentileri farklıdır. Birini razı edecek olsa , bir diğeri öfkelenir. Bu kişi huzursuz, şüphe içinde ve istikrarsızdır.
Sayfa 14
İslam’da Tanrı Tanımı
Arapçadan çeviri yaparken yaşadığımız bir sorunla burada da karşılaşıyoruz: “Abd” sözcüğünü “kul” diye çevirince işler iyice karışıyor. Çünkü kul, bizim dilimizde “bir efendiye bağlı olan, iradesini ona teslim etmiş kişi” demektir. Halbuki “abd”, Allah sayesinde, her türlü bağlayıcıdan özgürleşmenin karşılığıdır, yani en büyük özgürlük seviyesinin adıdır.
Sayfa 79 - ALFAKitabı okudu
Reklam
Zira helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur. Feraiz-i İlahiye ise hafiftir, azdır. Allah'a abd ve asker olmak, öyle lezzetli bir şereftir ki, tarif edilmez. Vazife ise: Yalnız bir asker gibi Allah namına işlemeli, başlamalı. Ve Allah hesabıyla vermeli ve almalı. Ve izni ve kanunu dairesinde hareket etmeli, sükûnet bulmalı. Kusur etse, istiğfar etmeli. Yâ Rab! Kusurumuzu affet, bizi kendine kul kabul et, emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl. Âmîn demeli ve ona yalvarmalı...
"Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet (kulluk) etsinler diye yarattım" ifadesince, 'abd', ibâdet ve ubüdiyyet, 'kulluk' ve 'itaat' anlamlarını taşır. Aslında 'abd, kulluk ve itaat Allah'a yapılıyorsa 'gerçek insan olmayı' ifade eder. Çünkü gerçek insan, Allah'a kul olduğu için, başkalarına, nefsine, kendi arzu ve isteklerine, menfaatlerine köle olmamıştır. İtaat eğer Allah'tan başkasına yapılıyorsa bu durumda 'abd' kelimesi, 'köle' anlamına gelir. Dolayısıyla 'insan' olmak 'Abdullah' yani Allah'a kul olduğunun bilincine sahip olmaktan geçer.
Sayfa 104Kitabı okudu
İslami terim ibadet, Arapçada “köle, kul” anlamına gelen abd kökünden türemiştir, Müslümanlar da gururla kendilerini “Allah’ın kulları” olarak tanımlarlar. İlkten bu, bir müminin Allah’la ilişkisini tanımlamak için ağırca bir ifade gibi görünür, çünkü normalde köle deyince aklımıza sömürülen, aşağılanan insanlar gelir. Ancak bu terimle ilk
Sayfa 224Kitabı okudu
Zira helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur. Feraiz-i İlahiye ise hafiftir, azdır. Allah'a abd ve asker olmak, öyle lezzetli bir şereftir ki tarif edilmez. Vazife ise yalnız, bir asker gibi Allah namına işlemeli, başlamalı. Ve Allah hesabıyla vermeli ve almalı. Ve izni ve kanunu dairesinde hareket etmeli, sükûnet bulmalı. Kusur etse istiğfar etmeli. "Yâ Rab! Kusurumuzu affet, bizi kendine kul kabul et, emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl, âmin!" demeli ve ona yalvarmalı.
Reklam
276 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.