Sultan ll. Abdülhamid'in düşüşü bir despot veya tiranın düşüşü değil, bir halkın ve bir fikrin düşüşüydü. Bir saatte İstanbul değişti; din âlimlerinin anladığı, camilerde vaaz verilen, halkın manevi desteği, ordunun ilham kaynağı olan İslâm bir anda öldü; Hilafet, ulemâ ve Kur'an'ın hüküm ve ilhamı sona erdi. Sir Mark Sykes
Sayfa 9 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
(Türkiye ne garip bir ülke: Aklından zoru olanları tımarhaneye kapatıyorlar da, tarihinden zoru olanları, mesela Kanuni'ye "salak" diyen "dışkısever"i baş tacı ediyorlar.)
Sayfa 228 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Savaş, ölünce değil, düşmanına benzeyince kaybedilir." Aliya İzzetbegovic
Sayfa 367
Nitekim "Belge olmadan tarih yazılmaz", diye pes perdeden dersler veren biri, bu iddiasında neyi delil gösteriyor, biliyor musunuz? Daha önce kendisinden bahsettiğimiz Hanedan reisi Osman Ertuğrul Efendi'nin bir çocukluk hatırasını. Kendi- sine güya demiş ki, "Dedem Porto şarabı içerdi, hatta içtiğiyle yetinmez, şifadır diye bize de tattırırdı." Delil dediği bu. Hani "belge"si o zaman? Yok... Bir kere daha önce de gördüğümüz gibi Osman Ertuğrul Efendi'nin doğum tarihi 18 Ağustos 1912'dir. Onun görebileceği tarihlerde sabık Sultan Abdülhamid, Beylerbeyi Sarayı'nda hapistir. Kız evlatları ancak bazı bayramlarda, bir de çok özel izinlerle görüşebilirlerdi babalarıyla (yanlarında bazen torunlarının bulunduğu da olurdu). Özel doktoru Atıf Hüseyin Bey'in notlarından, ölümünden önce kızlarıyla yaptığı son görüşmenin 22 Temmuz 1917'ye rastlayan Ramazan Bayramı'nın 3. gününde gerçekleştiğini öğreniyoruz. Osman Ertuğrul Efendi eğer o gün dedesini görmüş ise -ki bu da kesin değil-, o sırada henüz 4 yaşını 11 ay geçmiş bir ufaklıktır. Bu durumda bacak kadar çocuğun şarabın markasını hatırlaması gibi bir hafıza mucizesi karşısındayız demektir. (O anı 90 küsur yıl sonra ayrıntısıyla hatırlaması da ayrı bir mucize sayılmalı değilmidir?) Nitekim kendisi eşinin bana gönderdiği emaillerde bu iftirayı reddetmişti
Ağlamaktan okuyamıyorum...
-Efendimin pek kıskançtı. Harem ağları ile başlarını kaldırıp yüzümüze bakmaktan Men edilmişlerdi. Avrupa'ya gittiğimi, üzümü yabancı erkeklerin gördüklerini kabirin de hissederse güceneceğini, azap duyacağını düşündüm. Onun içinde kalbime taş basarak yıllarımı dar-ı dünya tek evladımın hasretine katlandım ! İşte Osmanlı kadını ! İşte haremin terbiyesi !
Sayfa 356Kitabı okudu
Reklam
203 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.