Din yorumunda kılı kırk yararcasına radikalleşen hiçbir millet, sülâle ya da fert yoktur ki dünya düzeni bozulmuş, dünyasını da ahiretini de kaybetmiş olmasın
"Hayır! Hayır! İşçi patrondan, sade vatandaş devletten ulufe ve lütuf istemiyor. Sadece ona zulmetmesin yeter. Hakkı olanı versin yeter. Ondan merhamet dilemiyor. Sadece adil olsun yeter.."
Reklam
Fakat yazık ettiler bu özgürlükçü dine. Hikmet, kolaylık ve hoşgörü esaslarına dayanan bir din de İslam İslamiyet. Önceki dinlere göre daha fazla gelişmişlik izleri taşıyordu. İnsanların omuzundan ağır yükleri kaldıran, onları prangalarından kurtaran, ayrımcılık ve despotizme son veren bir dindir. Cahiller bu dine zulmettiler.Kuranın hikmetini terk ettiler. Onu zillet çukuruna gömdüler.
Sayfa 89 - Mana YayınlarıKitabı okudu
İstibdat ve insan
İnsanın şerefi gitti. Sermayenin şerefi geldi.
Sayfa 140Kitabı okudu
Yine derler ki: Bir milletin kölelik ya da özgürlükteki asaleti, kullandığı dilden anlaşılır. Kişinin kullandığı dil mesela Arapça gibi saygı ifadelerinin az bulunduğu bir dil mi? Yoksa Farsça gibi teslimiyet ifadelerinin mebzul/bol olduğu bir dil mi? Ya da muhataplar arasında "Ben" ve "Sen" yerine "Efendim ve Bendeniz" gibi hitap şekillerinin kullanıldığı bir dil mi?
Sayfa 103
İstibdat ve din
İnsanlar, mahir katiplerin bir kitabın iki kapağı arasında derleyip Müslüman bir şahsiyete nispet ettikleri her şeyin dinin bir parçası olduğunu sanır oldular.
Reklam
89 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.