Melih Kibar
Bir gün öğleden sonra Çiğdem'in evine geldim. "Bak bakalım piyanonun üstünde ne göreceksin," dedi. O günlerde söz beklediğim bir parça da yok. Gittim baktım Hisseli Harikalar Kumpanyası diye bir şey yazıyor. "Bu nedir?" dedim, "Müzikalimizin adı," dedi. "Ee, bu ne ola cak şimdi?" dedim. Şarkı sözü yazıyor, "Hisseli Harikalar Kumpanyası / açıyor perdesini açıyor," diye hatırlarsanız. Dedim ki "Siz ikiniz de kafayı yemişsiniz, bu söz bestelenmez." Çünkü biz hep alışığız ya, önce ben beste yapıyorum, sonra Çiğdem sözleri yazıyor. Ee, müzi kalde konu olduğu için önce sözler yazılacak ki ben onları besteleye ceğim. "Canım canım, sen bestelersin," dedi. Gene o her zamanki destek, "Hayatta olmaz, aç Haldun Abi'ye telefonu, besteciyi değişti rin, bu sözlere ben beste yapamam," dedim. "Canım," dedi, ağzımdan girdi burnumdan çıktı, "İyi bakalım, sen git salona," dedim. Oturdum, onun yanında besteledim...