Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şu göğe doğru yükselen ince uzun yapılar nedir? -şoför : minare .dedi. Prof.yine sordu: ne için kullanılır bu minareler? -şoför: ezan okumaya. Dedi. Miyahara sordu: ezan ne için okunur? -şoför: namaz bildirmek için dedi . Prof: Namaz Müslümanlığın şartlarından biri ,bunu mazeretsiz terk eden müslümanlar ehli sünnet imamlarından üçüne göre de müebbed hapisle cezalandırılırlar,değilmi şoför efendi? Diye sordu. -şoför gayri memnun bir tavırla : bilmiyorum.dedi. Prof: affedersinüz sizi müslüman sanmıştım da.! Deyince şoför parladı. : tabii Müslümanım babam dört defa Hacca gitti; her sene kurban keseriz ,ama namaz kılmam ,bazen de içerim.Allah affeder be kafanı takma abi yeter ki için temiz olsun !Ehli sünnet dedin ya ; çocuklarımızı da sünnet ederiz tabi ,hem de en pahalı salonlarda ,en pahalı içkilerle ...profesör sustu..
Bir asa bir tokat
Asayla kafaya vurmak nedir ama ya? Bu nasıl bir yardım eli, bu nasıl bir unutturma şekli. Yapma diyorum dede...Dede... Dedeeeee! Ne bağırıyorsun ulan? Ben kendime geldim sanırken babamın tokadıyla yığıldım yatağa. Çölde dedenin asası, burada babamın tokadı. Hiçbir yerde huzur yok bana. İskender niye vuruyorsun oğlana? Birden bağırınca korktum ya. Şşş kusura bakma hacı abi, refleks olarak yapıştırdım bir tane. Hakkını helal et. Aşk olsun baboli ya ne demek. Lafı mı olur? Az tokadını yemedik sonuçta da sen demin bana hacı abi mi dedin acaba? Oğlum diyemedim dilim varmadı. Anan telefonda koş oğlan bayıldı diyince müşteriyi bile bırakmadan bastım geldim eve. Bayılmadan evvel altına işediğini söyleseydi vallahi gelmezdim. Ne oğlu hanımefendi ben kısırım, bir daha beni bu numaradan rahatsız etmeyin der kapatırdım telefonu. Hayır müşteriyi de işinden gücünden ettik senin yüzünden. Yok yok sorun değil, ben beklerim. Geçmiş olsun bu arada
Sayfa 34 - KüsurATKitabı okudu
Reklam
Suratı asılıyor "Ya bu mudur yani şimdi! Tren yolu nere, lokal nere? Arada dünyalar kadar mesafe var. Yıkma işte lokali! Düğme kadar yer, bırak bişey de bize kalsın. Yok ama... Adam hızlı treni geçirip işini bitirince tesis yapıcak oraya! İşletmesini dikicek öyle tarak gibi bir bina. Nedir? Birilerine arpalık. Lojman yok, lokal yok, dernek yok, orman yok, mesire yeri yok. Haritadan seçip seçip 2B, 5M, 30 kepçe dozer dalıyo adam." Benim suratımın daha fazla asıldığını fark edip başka damara saldırıyor. "Ben şeyi seviyorum, dümdüz edicekler ya her yeri. Kazıp üstünden geçicekler. Şeyi de yapsınlar abi... Boydan boya beton döksünler abi. Antik merkezlere yaptıkları gibi doğrudan silme üstümüze beton döküp gömsünler ne var ne yoksa. Bana uyar betona gömülmek. Bakarsın yarın bir gün başka bir medeniyet gelir, kazar bulur bu güzellikleri bizi filan. En adaletlisi di mi bu şimdi?" Tıslıyorum, dişlerimin arasındaki boşvermişlikten. "Başka medeniyet dediğin artık bu insanlıktan çıkmıycak Barışçım. Çivi çıktı çoktan çünkü..."
Yol ayrımına geldim... Acaba hangisi hata? Ya Sıla'nın peşinden koşup hayatımın en güzel yıllarını boşa harcıycam ya da vazgeçip kendi yolumu çizicem. Akıl almak için yine Haluk Abi'ye geldim... -Haluk Abi hata nedir? -İnsan yaşamında kesinlikle hata olduğunu bildiğin ama kesinlikle de hata olmadığından emin olduğun şeyler vardır. Çünkü gerçekten hata olduğunu anlamanın yolu; o hatayı yapmaktır ve geriye dönüp baktığında "Evet bu bir hataydı." ama yapmamış olsaydım bunun bir hata olup olmadığını bilmiyor olacaktım ki aslında bakarsan en büyük hata o olurdu... Yani aslında en büyük hata, o hatayı yapmamak olurdu... Çünkü o zaman bütün hayatını bunun bir hata olup olmadığını bilmeden geçireceksin ve "Kahretsin ki ben o hatayı hiç yapmadım." diyeceksin. Bazen savaşmak zorunda kalırsın... Bazen de yenildiğini, artık geminin yelken açtığını ve sadece aptalların vazgeçemeyeceğini anlarsın. Ama Haluk Abi'nin bilmediği bir şey vardı, konu Sıla olunca ben hiçbir zaman akıllı bir insan olamadım...
Sayfa 14 - Karakarga YayınlarıKitabı okudu
ben sevdanın oturduğu sokakta oturuyorum geceler hiç bitmiyor ben hiç uyumuyorum gecenin efkarı iniyor perde perde sevdanın hayali vuruyor arada bir içime ben sevdanın oturduğu sokakta oturuyorum hani şu perdelerinde mavi kuş resimleri olan ali bakkalın hemen yanında 17 numara o kırgın hayatın tam ortasında hani duvarlarında hala yazılar olan o
Türk Ocakları Ankara Şube Başkanı TÜRKÂN HACALOĞLU’nun toplantıyı açış konuşması “20 yıl önce ebediyete gönderdiğimiz Türk milliyetçilerinin Galip Abisi için bugün burada toplanmış bulunuyoruz. Siz Galip Abi dostları, hepinize ‘Hoş geldiniz.’ diyorum. Bugünün anlamı benim için çok önemli. Çünkü çok değer verdiğim üç önemli şahsiyet şu anda
Reklam
Kimi kazısan altından bir ton kazık yemişlik çıkar. İnsanoğlu bu çünkü, rahat durmaz. Zaten hepsi unutulmuyor mu? Ne yaşamış olursan ol, hepsi unutulup gidiyor, insanlar da pirüpak yola devam ediyor. Ama Osman abi başkaydı işte.. sanki adamı keder fıçısına batırmışlar, sonra çıkarıp insanların arasına salmışlar.. öyle bir şey. Bir keresinde kendisine sordum. Abi nedir senin olayın dedim ya.. bir anlat gözünü seveyim.. gülüşünde bile keder var. Neden böylesin? Ne dedi? Bir şey demedi. Gene öyle kederli kederli gülümsedi, yürüdü gitti.
Sayfa 450Kitabı okudu
Melih Kibar Bir gün öğleden sonra Çiğdem'in evine geldim. "Bak bakalım piyano­nun üstünde ne göreceksin," dedi. O günlerde söz beklediğim bir parça da yok. Gittim baktım Hisseli Harikalar Kumpanyası diye bir şey yazıyor. "Bu nedir?" dedim, "Müzikalimizin adı," dedi. "Ee, bu ne ola­ cak şimdi?" dedim. Şarkı sözü yazıyor, "Hisseli Harikalar Kumpanyası / açıyor perdesini açıyor," diye hatırlarsanız. Dedim ki "Siz ikiniz de kafayı yemişsiniz, bu söz bestelenmez." Çünkü biz hep alışığız ya, önce ben beste yapıyorum, sonra Çiğdem sözleri yazıyor. Ee, müzi­ kalde konu olduğu için önce sözler yazılacak ki ben onları besteleye­ ceğim. "Canım canım, sen bestelersin," dedi. Gene o her zamanki destek, "Hayatta olmaz, aç Haldun Abi'ye telefonu, besteciyi değişti­ rin, bu sözlere ben beste yapamam," dedim. "Canım," dedi, ağzım­dan girdi burnumdan çıktı, "İyi bakalım, sen git salona," dedim. Otur­dum, onun yanında besteledim...
[...] Olabilir ki adamın korktuğu şahıslar adamın ne yaptığını farkeder, onu yakalayıp dövmeye başlar. Ben ise bir Türk olarak Bulgar gizli polisi onu döverken ona yardımcı olamamanın ızdırabıyla kahrolurum, iyisi mi olacakları hiç görmeyeyim diye düşünüyorum. Ya rabbim, nedir Türk'ün kaderi. Dünyanın hemen her tarafında ezilen, horlanan, dövülen Türk. Bu ezilme, bu horlanma, bu dövülme daha ne kadar devam edecek. Tarihin hiçbir devresinde kültür yaratamamış, devlet kuramamış toplumların dahi hürriyetlerini ve istiklallerini ilan ettikleri bir çağda asırlarca dünyaya yön vermiş büyük bir ırkın, şerefli bir milletin evlatlarının esaret altında yaşamasının sebebi ne. Biz ne hata yaptık ki sen bize bu cezayı reva görüyorsun. Ya Rabbim, sen her şeye kadirsin, düşüncemde bir hata varsa, bir yanlışlık varsa bana hatamı, yanlışımı göster. Beni doğruya sevket. Düşüncemde bir yanlışlık yoksa yetsin artık bu zillet, yetsin artık bizi cezalandırman, bize güç ver. Bize güç ver ki bir kere daha gösterelim dosta düşmana Türk'ün kim olduğunu. Bir kere daha gösterelim tüm dünyaya Türk'ün Allah yolunda neler yapmaya muktedir olduğunu. Bendeki durgunluğu farkeden Orhan Abi; -Ne oldu Turan, ağlıyor musun? -Ağlamıyorum Orhan Abi, erkekler ağlamaz. -Ama gözünden yaş geliyor. -Fazla bir şey sorma, şayet gözümden yaş geliyorsa bil ki o yaşlar ağladığım için gelmiyor. Şu an için elimden başka bir şey gelmediği, çaresiz olduğumuzu bildiğim için geliyor. İnancımın, dinimin, kinimin gözyaşları onlar Orhan Abi.
Sayfa 265Kitabı okudu
Anlatıbilim Açısından Budist Sinema: Yeni Bir Türe Doğru mu?
Budizm’in sürekli olarak, bir din değil bir felsefe olduğu ileri sürülür. Bireysel düzlemde böyle olabilir, ancak kurumsallaşmış bir ideoloji olması dolayısıyla dinsel niteliği bulunuyor. Budizm, yaşamı acı ile tarifler. Bir tanrı inancı olmayan Budist ideolojiye göre, Buda, insanın içindedir. Bu özellik doğuştan gelir. İçimizdeki Buda kimileri
54 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.