Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Çok karanlık bir kitap gerçekten aklıma geldikçe ve birkaç sayfa okuyarak bitirebildim. Başka kitaplarından denemek istiyorum ama yine böyle çıkar diye korkarak vazgeçiyorum.
Gerçekten de efsanenin sonu muydu
Kitabın konusu beklediğim gibi çıkmamıştı, beni şaşırttı açıkcası.. Kitabın adına ve kapağına bakarak hızlıca almıştım. Tarihi bir kitap diye düşünmüştüm yada tarihi bir roman fakat öyle olmadı. Olmaması iyi de oldu aslında. Çok ilginç bir konuya değinilmişti. Tüm dünyayı fetheden, her şeyi elinin altında olan, istediği her şeyi yapabilecek güce sahip olan bir han sizce hayatı boyunca hiç bitmeyecek olan bir mutluluğa da sahip olabilir mi? Böyle bir han asla sıkıntı çekmez mi hayatında?
Kitap dünyaya hükmetmiş, çoğu insanı boyunduruğu altına almış, istediği her şeye sahip olan hanın psikolosini yansıtıyor. Bu tür hanlar tarihte de çok görülmüştür aslında. Her savaştan zaferle dönen hanlar. Ne kadar güçlü akıllı zeki diyoruz değil mi? Peki onların iç dünyasında neler var??
Bunun yanı sıra bir de çok fakir bir yerden çıkmış, hayatını baba mesleği ile geçindiren bir mimar ve onun dünyanın hiç bir yerinde görülmemiş, insanları hayrete düşüren ve baktıkça bakası gelen mavi minaresi, Hanın küçük hanımı, ve büyük hanımının elması ardındaki gizem..
Olayların döngüsünü ve bölümlerini Akira Kurosowa'nın Raşomon adlı filmine benzettim. Yani şöyle olan olayı yalnızca Hanın iç dünyası ile değil Mimar ve Küçük Hanım'ın gözünden ve onların iç dünyasından da tek tek yazılmış.
Peki mimar bu olay karşısında ne sezdi, hem Küçük Hanım ve Han...
Kitap aynı zamanda insanı sorguya ve düşünceye de çekiyor. Ben beğendim sizlere de tavsiye ederim..
Abis Aslı Tohumcu'nun okumadığım son kitabıydı. Yeni çıkan kitabını da okursam külliyatı tamamlıyorum. Çağdaş Türk edebiyatına giriş yaptığım yazarlardan biri kendisi, yeri ayrıdır.
Abis okyanusta güneşin erişemediği kısımlara verilen admış. Bir 1K yorumunda gördüm. Hikayelerin ortak teması ölüm ve bu isim bu temaya çok yakışmış. Aslı Tohumcu'nun yazım gücünü tartışmak bile yersiz, sizi bir cümleyle çarpabiliyor.
Yalnız bu bir tema etrafında oluşturulmuş öykü kitapları fikri bana pek güzel gelmiyor. Yalçın Tosun'un Bir Nedene Sunuldum'unda da rahatsız olmuştum, Abis de bir yerden sonra beni yordu. İçinde çok rahatsız edici ögeler var, özellikle sondaki şıklı kısımlar, alıştırmalar. Ne yapmak istediğini çok iyi anladım, hak da veriyorum ama bu öyküleri diğer kitapların arasına yerleştirse daha çarpıcı olabilirmiş. Yine de mutlaka şans verin, köşede dursun ara ara okuyun. Çağdaş Türk edebiyatı gerçekten hazine.
Kesinlikle bu tarihi anlatan kitapları tekrar okuyacağım için kütüphanemde bulunduruyorum. Bu seri beni inanılmaz etkiledi. Bu 2. kitapta Firavun olan Ramses, kendisini ölesiye seven eşi Nefertari ve annesi Tuya dan ve sevdiği arkadaşlarından bahsetmiş. Ramses'i çekemeyenler ve arkasından kuyu kazanlar artmıştır. Bunların başında da abis Şener gelmektedir. Bu yüzden kendine yeni bir şehir kurar Ramses.
Nazarbayev 6 Temmuz 1940 yolunda Almatı’da doğar. Babası Abiş annesi Aljan’dır. Nazarbayev gençken Rus kominist partisine girer. Başarıları sebebiyle Gorbaçov’un dikkatini çeker. Gorbaçov’un da desteğiyle Kazakistan özerk devletinin başkanı olur. Nazarbayev artık Kazakistan için çalışmaya başlar. Kazakistan rezervlerinin Rusya’ya aktarılmasından ve Kazakistan da nükleer denemeler yapılmasından rahatsız olur bunu dile getirince KGB tarafından izlenir. Bu dönemde SSCB dağılır ve Gorbaçov son SSCB başkanı olarak kalır. Kazakistan SSCB’den ayrılan son devlet olarak ekonomik sıkıntılar yaşar. Nazarbayev ilk kazak parası olan Tenge’yi piyasaya sürüp, nükleer santralinde sökülmesini sağlar. Balkonur uzay istasyonunun Kazakistan’da kalmasında sakınca görmez. Bu istasyon Sputnik1 ve Yuri Gagarin’e ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca başkenti de Almatı’dan Astana’ya taşır.
Kendisi de bir tıp doktoru olan Gerritsen’in böylesine tuhaf bir hikayeyi bu kadar çekici ve inandırıcı bir şekilde anlatılabilmesi müthiş. Bir bilimkurgu hayranı olarak olayların büyük bir bölümü ISS/ Uluslararası uzay istasyonunda geçmekte ve bu bağlamda uzaydaki yaşam, astronotların üs ve mekiklerdeki yaşamlarını ayrıntılı betimlemelerle etkileyici şekilde anlatıyor yazar. Benim için müthiş bilgiler.
Galapagos yarığı, abis ve derin deniz yarığını anlattığı giriş bölümü de olağanüstü anlatımıyla hayran bıraktı beni.
Ayrıca NASA ve hükümet politikalarını da tüm açıklayıcılığıyla anlayabiliyorsunuz. Çok akıcı, sürükleyici ve üstelik çok da bilgilendirici, yağ gibi kayan oldukça iyi bir kitap. Tess Gerritsen hayranları için biraz değişik ama müthiş, okunmasını tavsiye ediyorum.
