“Geceleri sabahlara kadar okumayayım da ne yapayım?
Ben, el ayak çekildikten sonra odamın kapısını sürmeleyip
kitaplarımla başbaşa kalmak saatini dört gözle beklerim.
Çünkü, bu ömrümün bütün hazin sergüzeştini ve yaşadığım anın ağır sıkıntısını unuttuğum tek saattir. O vakit, bu çıplak ve yalçın oda, gerçek dünyadan daha geniş, daha ferahlı bir âlemin munis, sevimli ve her biri sihir ve füsunla
yoğrulmuş mahlukları ile dolmaya başlar.”