Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
“fark ediyorum ki insanın kurguladığı hayat hep yarım kalıyor. yerli yerine oturmayan, iğreti duran çok şey var. anlıyorum ki hayat hep beklenmedik şeylerdir. kural böyle, sen yürüyeceksin ve beklenmedik şeylere hazır olmanın çarelerini arayacaksın”
Küçüktüm, küçücüktüm,
Oltayı attım denize;
Bir üşüşüverdi balıklar,
Denizi gördüm.Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı;
Kuyruğu ebemkuşağı renginde;
Bir salıverdim gökyüzüne;
Gökyüzünü gördüm.Büyüdüm, işsiz kaldım, aç kaldım;
Para kazanmak gerekti;
Girdim insanların içine,
İnsanları gördüm.Ne yârdan geçerim, ne serden;
Ne denizlerden, ne gökyüzünden ama...
Bırakmıyor son gördüğüm,
Bırakmıyor geçim derdi.Oymuş, diyorum, zavallı şairin
Görüp göreceği.
Oyuna devam biz hiç yorulmadık desem yalan
Oyuna devam Biz hiç kaybetmedik desem yalan
Oyuna devam biz hiç kaybolmadık desem yalan
Oyuna devam biz hiç aldanmadık desem yalan
Deniz çabalayanı boğar çabalamayı bırakırsan seni taşır kıyıya çıkarır”Deniz düşüncelerindir onlarla boğuşurşan yorulur,boğulursun sadece izin ver olana ve olacak olana.”