Fadıl Yılmaz

Fadıl Yılmaz
@abuziddinb
null
null
null
21 reader point
Joined on May 2021
Her şey o tok ve sağır edici sesin içinde başladı, sahilin sessizliğini bozduğumu o an anladım. Teri ve güneşi silip attım, kurşunların iz bırakmadan saplandığı hareketsiz bedene dört el daha ateş ettim. Felaketin kapısını dört kez kısa kısa tıklatmışım sanki.
Reklam
baba ben artık bu evde yaşamak istemiyorum yıllardır ruhumuzu öldürdün bu evde hayatında bir roman okumadın bir sinemaya gidip heyecanlanmadın beni ve annemi bu çirkin eşyanın içine hapsettin yemekten ve uyumaktan başka bir şey düşünmedin bende bütün duygular senin bu inatçı duygusuzluğuna karşı gelişti kuru mantığınla içimizi kuruttun sana benzeyen taraflarımdan ellerimden ayaklarımdan utanıyorum ihtiyarlayınca sana benzemekten korkuyorum kötülük edemeyecek kadar kısır kafanda yalnız bizim için yaptıklarının defterini tuttun bana aldığın ilk elbiseden verdiğin son harçlığa kadar hastalığımda uykusuz kaldığın gecelerin hesabına kadar kaydettin bu ağır havalı evin içini güzel bir müzik sesiyle bir kitapla süslememe izin vermedin nasılsa eve giren bütün güzelliklerin birer birer yok oluşunu kayıtsız bir sabırla seyrettin kanaryam öldüğü zaman bir yenisini almadın çiçekler solunca boş saksıları balkona taşıdın hiç duydun mu hediye diye bir sözün olduğunu insanların birbirine aldıkları ve genellikle çocukları sevindiren hediye bir gün elinde bir balonla eve döndün mü yaptığım resimler için ağzından çaktığın çivilere dikkat et duvarları berbat ediyorsun sözünden başka bir söz çıktı mı bu evde senden başka varlıkların yaşadığını hiç düşündün mü ben bir kitap okurken ne okuyorsun diye bir soru sordun mu beni elimden tutup bir gün parka götürdün mü
Sayfa 517 - İletişim Yayınları
Eski ayakkabılarımdan zenginler utansın.
Sayfa 51 - Everest Yayınları

Reader Follow Recommendations

See All
Boş Sayfa
‏‏‏‏‏‏‏‏ ‏‏‏‏‏‏‏‏ ‏‏‏‏‏‏‏‏
Sel Yayıncılık
Yüzünü buruşturdu. Sağdı daha, her şey elindeydi; ipi boynundan çıkarabilir, bir süre daha bekleyebilir, kaçabilir, karakola gidebilir, konağı yakabilirdi. Dayanılacak gibi değildi bu özgürlük. Ayaklarıyla masayı itip aşağıya yuvarladı; bir boşluğa düşerken durdu.Gözleri, ağzı açık, bacakları gerilerek, çırpınarak sallanırken kollarını kaldırıp başının üstünden ipi tutmaya uğraştı. Ne oldu? Yapmayı unuttuğu bir şeyi mi anımsadı birden? Ya da yeryüzünde tek gerçek değerin kendisine verilmiş bu olağanüstü yaşam armağanını korumak, her şeye karşın sağ kalmak, direnmek olduğunu mu anladı giderayak?
Sayfa 128 - Can Yayınları
Reklam
Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklar, o kadar utanacaklardır ki utançlarının ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır. O zaman, akıllı ya da akılsız bütün ezilenler, yani bizim caddedeki insanların çoğu, yani öcü geliyor
Sayfa 222 - İletişim Yayınları
Biliyordum ki, insan hayvanların en kötüsü, en bayağısı ve en az sevimli olanıdır.
Sayfa 18 - İletişim Yayınları
Belli bir yaşayış uygulamışlar bana. Görünmeyen bir giysi giydirmişler. Sıkıyor beni, çıkarıp atamıyorum.
Sayfa 79 - Can Yayınları
Bir rahatlık duyuyordum; yalnızlığın, sorumsuzluğun rahatlığı.
Sayfa 61 - Can Yayınları
Değişmez tek bir kesinlik vardı insan için: Ölüm.
Sayfa 124 - Can Yayınları
Reklam
Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak.
Sayfa 63 - Can Yayınları
Eskiden güneşin doğuşu ile korkularım dağılırdı. Şimdi her sabah yeni korkularla uyanıyorum.
Sayfa 633 - İletişim Yayınları
En kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim. Yemeğe kal, dediler: kaldım. Oysa kalınmaz. Onlar biraz ısrar ederler; sen biraz nazlanırsın. Sonunda kalkıp gidilir. Her söyleneni ciddiye almak yok mu, şu sözünün eri olmak yok mu; bitirdi, yıktı beni.
Sayfa 626 - İletişim Yayınları
Oysa, bazı insanlar vardır; en çamurlu yerlerden bile kolalı beyaz gömleklerini ve açık renk pantolonlarını kirletmeden çıkarlar. Böyle adamlar hayatta başarıya ulaşırlar Olric.
Sayfa 572 - İletişim Yayınları
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.