Ghâsh
“ilerde ışık var. Ama bu gün ışığı değil. Kırmızı. Ne olabilir?” “Ghâsh!” diye mırıldandı Gandalf. “Acaba alt katların yanmakta olduğunu mu kastediyorlardı? Yine de ilerlemekten ba§ka seçeneğimiz yok.” Kısa bir süre sonra ışık şüphe götürmez bir şekilde belirginleşip herkese görünür oldu. Önlerinde uzanan geçidin duvarlarında titreşiyor ve
FUNDİN OĞLU BALİN MORİA HÜKÜMDARI
Sayfalara buraya varmalarından itibaren yıllara göre numara vermişler galiba. En üstteki sayfa bir-üç diye numaralandırılmış, yani baştan en az iki sayfa eksik. Şunu dinleyin! “Orkları büyük kapıdan ve nöbetçi -galiba; bir sonraki kelime bulaşmış ve yanmış: muhtemelen odasından- atıp, birçoğunu vadideki parlak -sanırım-günışığında katlettik. Floi
Reklam
“O halde cüceler ne zoruna geri gelmek istiyorlar?
“Mithril için,” diye cevapladı Gandalf. “Moria’nın zenginliği cücelerin oyuncağı olan altından ve değerli ta§lardan gelmiyordu; onlann hizmetkân olan demirden de gelmiyordu. Onların hepsini burada buldular gerçi, özellikle de demiri; fakat bunun için kazmalarına gerek yoktu: İstedikleri her şeyi ticaretle elde edebilirlerdi. Çünkü Moria Gümüşü dünyada bir tek burada çıkardı: Kimileri hasgümüş der ona, Elfçesi mithril’dir. Cücelerin de takmış olduğu bir isim var ama kimseye söylemezler. Altından on kez daha değerliydi mithril, şimdi ise paha biçilemez; çünkü toprak üzerinde çok az kaldı, burada kazı yapmaya ise orklar bile cesaret edemiyor. Maden damarları kuzeye Caradhras’a ve derinlerdeki karanlığa doğru uzanmakta. Cüceler o günleri hiç anlatmazlar; fakat mithril nasıl servetlerinin temeli idiyse, çöküşlerinin de sebebi oldu: Açgözlülük edip çok derinleri kazdılar ve onlan buradan süren şeyi, yani Durin’in Felaketi’ni uyandırdılar. Gün ışığına çıkardıkları kadarının da hemen hemen hepsi orklarm eline geçip bu gömülere göz diken Sauron’a bac olarak gitti. “Mithril’i kim istemezdi ki! Bakır gibi dövülebilir, cam gibi cilalanabilirdi; cüceler onunla su verilmiş çelikten hemdahasert, hem dahahafifbir metal yapıyorlardı. Güzelliği bildiğimiz gümüşe benziyordu ama mithril’in güzelliği ne karaır, ne donuklaşırdı. Elfler çok severlerdi onu; nice işlerin yanında, kapıla-nn üzerinde görmüş olduğunuz ithildin’i yani yıldızayı da mithril’den yapmışlardır. Bilbo’ya Thorin’in verdiği mithril-örgüsü bir zırh vardı. Acaba o zırha ne oldu? Herhalde hâlâ Uhğ Kazın’daki Belek Evi’nde toz topluyordur.”
Sonra son zamanlardaki hâlimi sessizce ve yavaş yavaş düşündüm, bu aralar neden böyleydim? Neden bu kadar endişeliydim acaba? Hep bir şeylerden korkuyorum. Geçenlerde de biri, "Giderek herkes gibi alelade biri oluyorsun," demişti.
Sayfa 30 - İthaki Yayınları - 2126 Japon Klasikleri - 8
Kalplerini bahara açan çiçekler gibi açmışlar ve merhametsiz kış üstlerine çullanmıştı. Dünyada çiçek açmış hiçbir aşk ayaklar altında böylesine ezilmiş miydi acaba?
"Bir kız çocuğunun büyümesi ne zaman biter acaba? İlk adet gördüğünde mi, 18 yaşını doldurunca mı, evlenince mi, saçına ilk ak düşünce mi? Bence hiçbiri değil. Bir kız çocuğu büyümez, kaç yaşına gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini. Son nefesini içi arzularla, heyecanlarla dolu bir kız olarak verir."
Reklam
Bununla ne demek istiyorum acaba?” Düşünceye daldı. “Önce konuşur, sonra düşünür,” dedi Hüsamettin Bey, yavaş bir sesle. “Hepimiz gibi.”
Tüm toplum suçluluk ve utancını sözüm ona iyilik yaparak perdeliyor. Ben bu ikiyüzlülüğü yapamadığım için utanç içinde yaşıyorum belki de. Sabahları boğuk bir suçluluk ile uyanıyorum hep. Üstelik son zamanlarda arttı nedense. Suçluluk mu boğuyor yoksa boğulmak mı suçlu hissettiriyor acaba ?
Ama acaba bu güzel mavi taşın içindeki asıl şekil bu muydu?
Sayfa 168
"Hayatımızı ölene kadar, 'Acaba ne olacak?' endişesiyle geçiremeyiz."
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.