Sapık, katil, hırsız... Ne var ki Sadi Seber bunların hiçbirine benzemiyordu. Hoş, kim benzer ki..
Karın Deşen Jack'in tam da, 19.yüzyıl Londra'sının şık malikânelerinde tertip edilen porselenli beş çaylarına davet edilecek türden bir asilzade olduğuna bahse girerim. Ya da Hitler'in bıyıklarının, Kızil Ordu Auschwitz'e girmeden önce bu kadar da komik bulunmadığına. Yahut muhterem karılarına sormak lazım mesela, üç çocuk babası müşfik kocalarının, iş seyahatine gittikleri Tayland 'da, evde sirtlarında gezdirip her aksam lolipoplara boğdukları kızlarıyla yaşıt bir çocuğun gırtlağına ne soktuklarını biliyorlar mı acaba?
Hayır, görmeye karar vermedikçe, kimsenin neye benzediğini bilmemiz mümkün değil. Yakından baktığımızda bile.
Sayfa 138 - 1. Baskı, Hep Kitap, 2017