Bir dünya daha biter...
Beni büyüleyen bu güzel dünyadan çıkmamak için, onu bitirmemek için o kadar çok uğraştım ki ama yine de bitti...
Tess Gerritsen benim en sevdiğim yazar. Kalemi o kadar güzel ki, siz daha neler olup bittiğini anlayamadan sayfalar elinizden akıp gidiyor. Sürükleyici, büyüleyici bir yazar.
Aslında Tess Gerritsen ın her romanını okumak için can atıyorum ama bu
Bir dünya daha biter...
Merhabalaarr, uzun zamandır şöyle güzel bir polisiye-gerilim okumadığımı fark edince 
Jane Casey’nin Maeve Kerrigan serisine bir başlangıç yapayım dedim. İyi ki de yapmışım, gerçekten de arkasında yazdığı gibi son sayfasına kadar elinizden bırakamayacağınız bir roman.
Karakterimiz Maeve Kerrigan bir dedektif. İşini çok seven, işi için ölüp biten bir
Oblivion
Saat gecenin üçü. Gece dahi uykuya dalıp beklerken sabahı ve muhakkak ki biriktirirken ışığı, varlığım yağmur tanelerinin misafir olduğu bir pencerenin ardından dünyayı seyrediyor. Görebildiğimce ve gözlerimden ruhuma süzülebildiğince yaşamı…
Oysa ne çok tortu var, yağmurların bile aklayamadığı…
Oturduğunda pamuk tarlasına alabildiğine uzanma
Alexander Zorbach, eski polis, gazetecilik yapmaktadır.
Göz Koleksiyoncusu, anneleri öldürüp çocuklarını saklar. Kalan aile üyelerine çocukları bulmaları için 45 saat verir. Bu 45 saatin sonunda çocukların boğulmasını sağlayarak öldürür ve gözlerinden birini alır.
Geçmişteki yaptığı bir olay yüzünden kendine gelemeyen ve boşanmak üzere olan gazeteci Alexander Zorbach, kendini anlamlandıramadığı şekilde olayın içinde bulur. Polisler tarafından baş şüphelidir artık. Bunun yanında da, kaçırılmış bir çocuk vardır ve onu kurtarmak için sadece 48 saatleri vardır. Peki Göz Koleksiyoncusu’nun bu şekilde cinayet işleme sebebi ne ve Alexander Zorbach neden bu olaya dahil oldu?
Kitabın sonu başında yazılmış. Bildiğimiz Sebastian Fitzek işte, yine harika bir gerilim kitabıyla karşıma çıktı. Tabii bir 
Terapi olamadı. İki puan kırma nedenim ise, çokça polisiye ve gerilim romanları okuyan okurlar için çok gözden kaçmayan bir ipucu vermiş katilin kim olduğuyla ilgili. Bu ipucu sadece kısa bir bölümde rastgele geçiyor ama tabii benim gözümden kaçar mı hiç. Sonrasında acaba ya katil bu değilse dedim, çünkü çok güzel kafa karıştırıyor Sebastian Fitzek.
İkinci diyeceğim şey ise şu ki ben hayatımda çokça polisiye, gerilim ve korku kitabı okudum. Her kitapta katilin neden cinayet işlediği yazar. Bir psikolojik travma geçirmiştir, ya da doğuştan psikolojik rahatsızlığı vardır, çocukluğu kötüdür vs. Ama hiç bunun kadar ‘oha’ diyeceğim bir cinayet nedeni okumamıştım. Sırf bu neden için bile okunur bu kitap.
Valla nereden bulaştık bu işe bilmiyorum.Böyle aşk dediğin şey yanmak ise ben kül olmuşum yani.Böyle bütün rüzgarları sırtıma almışım; o güzelim yüzlerinize, gülüşlerinize, ellerinize, böyle kadehlerinize dökülüyorum tek tek yani. Bazen en başından bellidir filmin sonu da lakin görmek anlamak istemez işte insanoğlu.
Böyle sonunu bildiğin halde