Beyefendi yirmi senelik bir evlilik yapıyor. Hanımefendinin her kadın gibi eşinden bir beklentisi var. "Canım," diyor, "bana çok sevdiğini söyler misin?" Eşi ise her seferinde erkeklerin klasik cevapları ile geçiştiriyor. "Davranışlarımdan anlaman lazım. Dilim ile söylememe ne gerek var?" diyor. Derken yirminci senesinde kadın bir rahatsızlık geçiriyor ve kanser teşhisi konuyor. "Bu sevgi konusu bir yara gibi içimi kemirmeye başladı." diyor adam, "Ona sevgimi söylemem gerekiyordu. Gittim bir çiçek aldım. Odaya girdiğimde uyuyordu. Gözlerini açtı, çiçeği görünce mutlu oldu. İlk defa söyleyeceğim hayatımda bunu, kafamı eğdim, 'Seni çok seviyorum.' dedim. Eşim bir anda canlandı, gözlerini sonuna kadar açtı, doğruldu, 'Ne dedin sen?' dedi bana. Ben o an ümide kapıldım, 'Acaba eşim düzelecek mi?' diye. O kadar teessüf ettim ki kendime. 'Acaba ben bu sözcükleri söylemediğim için mi eşim hasta oldu?' diye kendimi suçladım. Aradan birkaç ay geçti. Artık vefatına günler kalmıştı. Şöyle dalgın bir şekilde bana, 'Ben bu hastalığı çok sevdim.' dedi. 'Neden canım?' dedim, 'Bu hastalık olmasaydı ben o sözcükleri duyamayacaktım ki.' dedi. İşte o zaman ben yıkıldım hocam." dedi bana Beyefendi. Sözlerini şöyle bitirdi; "Ne olur hocam benim hatıramı herkese anlatın."
Emilia yorulmuştu. Yoğun bir gündü, Bay Ash'e günün raporunu verdikten sonra biraz dinlenmeyi planlıyordu. Ofisin kapısını tıkladı. "Girin." kapıyı yavaşça aralıyarak girdi içeri. "Bay Ash, yeni kazançlar elde ettik. Ayrıca karşı kalenin ajanlarından birkaç kişiyi yakalamayı başardık." Ash bu duruma sevinmişti
Reklam
Sonra yine o parka gittim Seni ilk defa gördüğüm, elini ilk tuttuğum, seni ilk öptüğüm o parka gittim. Acaba sen de bir gün burdan geçer de hatırlar mısın bunları? Şimdi de küçücük bir anıda var olma ihtimaliyle avutuyorum kendimi. Gerçi o anı da yaşasam ne olacak? Hissizce hatırlanmış bir anının, nasıl bir değeri olabilir ki! Neyse sevgilim, şimdi senin bir bakışınla doğdum bu parkta, ölmek üzereyim. (Hamza Baran)
Kelebeğin ömrü
Gülseren Hanım, Dr. Nüvit Hanım bir hasta gönderdi, "mümkünse hemen alıverin," diye rica etti. Şimdi onu gönderiyorum. Tamam Tuna, bekliyorum. Kapı vuruluyor ve içeri üç hanım giriyor. İkisinin ağlamaktan gözleri kızarmış. Biri ise şaşkın şaşkın etrafına bakınıyor. En yaşlı olan, elime bir kâğıt uzatıyor. Nüvit Hanım'ın bana
Vay! Sen varsın ha! Acaba var mısın....?
"Vay! Sen varsın ha! Acaba var mısın?"
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.