Bu kitabı bir arkadaşımın okuma listesinde görüp aldım ve ondan önce alıp okudum Okurken sürekli ara verdiğim bir kitaptı ama sıkıcı olduğundan değil, işlerim olduğu içindi. Ki bana kalırsa, aralıksız okumamam daha iyi olmuş
Başlarda okurken; ne tatlı kitap diye düşündüm ama sonlarına doğru işlerin gidişatı beni korkuttu. Henry isminde bir karakter var ve sanırım favorim oydu (kadınlara karşı yaptığı cinsiyetçi yorumlar haricinde) güzel noktalara değiniyor, düşündürüyordu. Fakat çok iyi bir manipüle etme yeteneğine sahip olduğunu söylemeliyim çünkü Dorian'in başlarda ki masumluğu, saflığı ve en önemli etkeni olan güzelliğini çok iyi kullandı. Belki de kasıtlı yapmıyordu ama söylediği şeyler gerçekten de birini etkisi altına almaya yetiyordu. Zaten kitapta da hangi mekanda olursa olsunlar Henry'in garip olduğunun ve konuşmalarının da bir hayli tuhaf olduğundan söz edip duruluyordu. O bununla tanınıyordu. Sanırım Basil için üzülmekten de kendimi alamayacağım... Dorian'in onu öldürmesi, cesedini ortadan kaldırması benim için bir anda okuyunca çok şaşırtıcı olan şeylerdi. Hatta birkaç kez okudum, doğru mu okuyorum, diye. Hani ara vererek okuduğumu söylemiştim ya, benim kafam karıştı diye bile düşündüm. Ve o ürkütücü portrenin rolü de büyük. Dorian'in kendisiyle yüzleşmesini ve genç kalma isteğinin körelmesini sağladı... Başka ne desem bilmiyorum ama kesinlikle keyif aldığım bir kitaptı. Sanırım benim de çok çabuk manipüle edilmemden kaynaklı olduğu içindi