Acı, bir başkasına güvenip verdiğin kalp parçalanmaya başladığında hissedilirdi ve gerçek ölüm o zaman gerçekleşirdi çünkü insan, bileklerindeki kelepçelerden kurtulmak için ellerini kesebilirdi ama acıyı susturmak için kan akması yetmezdi.
Aslında narsistler kendilerini sevmeyi başaramadıkları için başkalarını da sevmeyi başaramazlar. Derinlerde bir yerde ölesiye acı çekerler. Ama bu acı göz önünde değildir; sebebi belli olmayan, kaynağını algılayamadıkları, huzursuzluk veren bir acıdır. Çünkü var olan yetersizlik ve değersizlik duygusunu kabullenemezler. Sadece sizinle değil, hiç kimseyle bağlılık ve güven içeren gerçek ilişkiler kuramazlar. Genellikle de uzun süre tek bir kişiyle kalamazlar. Ya aynı anda birden fazla kişiyle birlikte olurlar ya da ardı sıra niteliksiz ve yüzeysel pek çok ilişki deneyimi yaşarlar. Uzun yıllar devam eden ilişkileri de olabilir elbette; partner olarak seçtikleri kurbanlar bu konumdan kendilerini çekip çıkaramazlarsa ya da narsistler onların gitmesine izin vermezse bu mümkündür.
Kızılgöz o kış, son karısını taciz ve sürekli dayakla öldürdü. Uzak atalarının zamanından ileri gidememiş, ilkel biri olduğunu söyleyip duruyorum ya, aslında bu olay daha da beterdi, çünkü daha aşağı seviyede olan hayvanlar bile dişilerine böyle kötü davranmaz, onları öldürmez. Bu açıdan baktığımda atalarının zamanından beri ilerleme kaydedememiş olmasına rağmen Kızılgöz'ü insanoğlunun habercisi olarak görüyorum çünkü sadece insan türünün erkeği dişisini öldürür.
" Yaşlı ... dükünün metresiydi."
"Gerçekten öylemiydi?" (Not: Temsili iç sesimdir.)
" Öyle diyorlar. Fakat , her ne olursa olsun , adam onun için kucak dolusu para harcıyordu."