1kda gerçek hayatta hiç bir şey başaramamış insanların acı içinde kendilerini sahte entelektüel bir kimlikle saygın bir statü elde etmeye çalışmasını acı içinde izliyorum.
Kalbine daha fazla yaklaştıkça niçin, içinden kimi zaman keskin bir parıltının, acı fazlalığının, sevinç fazlalığının fışkırdığı avutulmamış bir merkeze yaklaşır gibi hisseder insan?
Kafka'dan Kafka'ya , Maurice Blanchot
Arkadaşımın kitabı olan, onun ısrarı üzerine çok yoğun bir dönemimde başladığım, bu yüzden elimde haddinden uzun süre kalan kitaplardan biri. Hatta ben kitabı okumaya devam ederken yazarın talihsiz açılmalarıyla kitaplarının tüm platformlardan kaldırılması sonucu kitabı "okudum" diye bile ekleyemediğim, alıntılarımın hepsinin
Bahar gelsin şu dağlara gideyim
Belki derdimize çare bir çiçek
Toplayıp devşirip harman edeyim
Açılan yaramı sara bir çiçek.
Çünkü o da bir çiçeğin delisi
Kelebektir böceklerin alisi
Yeşil yamaç tabiatın halısı
Nakış dökmüş ara ara bir çiçek
Kara taşta ala geyik sesi var
O geyiğin ıssız taşta nesi var
Kavalın bir acı inlemesi var
Çobanı düşürmüş zara bir çiçek
Ben de bir aşığım Reyhani adım
Sorun çiçeklere az mı yalvardım
Benim tabiattan bir tek muradım
Götüreyim nazlı yara bir çiçek.
"Hayatta sadece bir kez," dedi gecenin karanlığında yürürlerken, "sadece bir kez kendini göreceksin ve bu hayatının en mutlu ya da en acı anı olacak." syf.35
Gözlerini süzüyorsun
Bir balık gibi akıyorsun kaldırımlarda Bir daha yüreğini kaparsan bana
'Bu yaprağı parampaça yaparım' Çiçekleri sarı yapraklar ve bir ocak ayı
Ağız ağıza sin ve cim harfleri Ateş kararıyor, bu içimin alevleri
Acı çekiyorum elimden alınmışsın gibi Bir mektup hikayemiz olacak
Baştan başa notalar bülbül ağızları Dik kafalı bir baş görüyorlar
Başını eğmiş dalların yaprağında Zayıf bir çocuk yüzü, gülümsüyor
Dikkatle bak, korku dolu bakışları O boğulurken gülücükler
Saçılıyor Ölüm bir kuş kaldırıyor mezarlıktan
Ak kanatları, hayat yok oluyor Çıkıp geliyorsun
Kor gibisin, bir kar gibisin Soruyorsun: Zarifoğlu bana dargın mısın
Yoksa uyardılar mı seni sevdamızdan 'Yaşamak' bir perde gibi kalkıyor aramızdan
Zamansız mekansız bir tünel başındayız şimdi O mavi gözleri görmüş olmalıyım
Bir ikindi vakti kaskatı ellerimin altında Uçuşlu saçlar bukleler
Üstünde uyuyan eller Sevgim uzanıyor
Soluk soluğa uyandırıyor menekşeleri Görüyorum kıpırdanışlarını
Uykunda gül açan yanaklarını