O imge olmasaydı tüm bu sabırsızlık, rahatsızlık, huzursuzluk, acı veren şüphe ve otosansürü yaşamasına gerek olmayacaktı. Yaptığı bir seçimden ötürü -pek matah da değildi ama- her şeyi, ailesini bile kaybedebileceğine dair korkuyu tecrübe etmesine de lüzum kalmayacaktı. Pek çok şey kendi içinde çatlamalara sebep oluyordu. O normal miydi? Her şeyden öte, ahlaklı mıydı? Kendi kendini kontrol edebilen güçlü biri miydi? Cevaplarından emin olduğu bu sorulara artık cevap vereme hale gelmişti.
Sayfa 55 - April Yayıncılık
336 syf.
·
Puan vermedi
Leyla’yı Bulmak // Serpil Coşan Kalemiyle yeni tanıştığım yazar Serpil Coşan. Ancak dilini, karakterleri betimleyişini, duygu aktarımını oldukça çok sevdim. Merkezine Leyla ve Yusuf’u almış bir kitap #leylayıbulmak ve okurken sık sık kendinizi sorgulayacağınız bir eser. Leyla ve Yusuf’un kesişen yolları şiddetli baş ağrısı sebebiyle hastanede birleşirken teşhisin konulması ile bambaşka bir rotaya doğru ilerliyor olaylar. Bilinçaltına itilenler gün ışığı görmeye başlıyor yavaşça. Kişisel gelişim kitabı hissiyle başlayan sayfalar bambaşka bir boyuta evrilirken fiziğin, çekim kuvvetinin ve inanışların bileşkesini sunuyor okuruna “Leyla’yı Bulmak”, düşünce gücünü aktarıyor. Onun arayışında aslında kendisini arayıp buluyor okuyan, evrenin diline kulak vermeye başlıyor. Çoğu zaman bir kaosun içine sürüklenmiş hissederiz kendimizi, çırpındıkça saplanırız bataklığın yumuşak zeminine doğru. Kendimizdeki gücü unuttuğumuz zamanlar olur günün akışı içerisinde. Acı, üzüntü, mutluluk, heyecan gibi duygusal faktörlerin hormonlar üzerine, doğal olarak metabolizma üzerindeki etkisine inananlardanım. Yazarımız da düşünce gücünün pek çok şeyi etkileyebileceğine gem vuruyor kitabıyla. Hayatın akışı her insanı farklı şekilde etkiler. Yaşananlar, öğrenilen ve hayata dahil edilenler tecrübe taşlarının birer birer eklenmesidir. Eklenen her bir taş, bizi oluşturmaya devam eder. Akıcı dili ile aktarılmak isteniler ustaca verilmiş okuruna, sade ifadesiyle düşündürüp sorgulatan bir metin, “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyenlerden.
Leyla'yı Bulmak
Leyla'yı BulmakSerpil Çoşan · İnkılap Kitabevi · 202326 okunma
Reklam
İnsan tek ömürde, aynı bedende, birden fazla kişi olarak yaşıyor. Her kayıp, her acı tecrübe, her gün batımı ve gözyaşıyla biraz değişiyor. Her kazanım, tatlı deneyim, gün doğumu ve tebessümle değiştiği gibi. İnsan, tek kişi olarak doğup çok kişi olarak ölüyor.
Baktı yüzüme. Acı vardı gözlerinde, canım benim. Merhamet ettim ona. Ama bir şey gelmezdi elimden. Acı gözlerini kör etmişti, el yordamıyla yürüyecekti, kafasını kolunu bacağını bir yerlere çarpa çarpa bulacaktı yolunu. Bu sırada elbette daha çok yanacaktı canı. Ama başka bir acı olacaktı artık bu ve yolunu bulmaya çalışırken duyduğu acı önceki acının üzerini örtecekti. Acıların ilacı başka acılardı, bunu idrak edecek, anlamadan bunu yaşayacaktı. Anlayacağı zaman geldiğinde de zaten artık o ilk acı çok geride kalmış olacaktı. Tecrübe. Olgunluk. Olmak. Acıdan gözleri kapalı olmayacaktı artık. Artık gözleri olmayacaktı. Kör olacaktı ama hiçbir yere çarpmadan yürüyecekti. Gülümsedim merhametle bu cahil gencin yüzüne ki, cevap verdi bana; "Sende kalsın, gece karanlık, nereden düşeriz belli mi olur?"
Sayfa 99-100Kitabı okudu
Hiçbir şeye uğrunda acı çekecek ya da mutlu olacak kadar inancınız yok. Hayatınız hiçbir anında hiçbir şey kapınızdan girip sizi sahiplenmedi. Sizin sahibiniz sadece kendinizsiniz. Ve siz inanç kutupları arasında; yani maddi şeylere inançla, yüce bir varlığın yaratıp ayakta tuttuğu bir dünyaya inan arasında her gün, her saat, kararsızlık içinde gidip geliyorsunuz. Sadece seks ve acının bıraktığı izler gibi engelleyemediğiniz şeyler, bunlardan birinden uzak kalırken diğerinin yinelenmesi ve sürmesi, sizin o günkü bilincinizin kabul etmediği, fakat hayat adı altında mecburen tecrübe ettiği şeyleri oluşturuyor.
Sayfa 148Kitabı okudu
Durduğumuz noktada inançlarımızın eskidiğini, yabancılaştığını hiç tecrübe etmediniz mi? En acı kayıp budur: Gerilemiş ruhların mütemadiyen tavizler vererek hayatla, zaruretle uyuşmaları... Filozofun öğüdü bütün hayatımızda takip edeceğimiz en esaslı metottur: "Uzun yolu seçiniz..."
Reklam
… insan tek ömürde, aynı bedende, birden fazla kişi olarak yaşıyor. Her kayıp, her acı tecrübe, her gün batımı ve gözyaşıyla biraz değişiyor. Her kazanım, tatlı deneyim, gün doğumu ve tebessümle değiştiği gibi… İnsan, tek kişi olarak doğup çok kişi olarak ölüyor.
Başıma gelen herşeyle bir şekilde baş etmeyi öğrendim, uzun sıkıntılar, hayat stresi, kalabalık mekanlar ve yaşamın o bütün muhteşem sıkıntısı ile tanıştım tanışıyorum. Geçip giden yılların benden götürdükleri ve bana kalan acı ama tecrübe diye adlandırdığım artılar, çeşitli sorumluluklara karşı kendimi öğrenme ve şekillendirme dönemlerim, hepsini her şeyi evrenin bir parçası olan ruhumla karşılayıp göğüs geriyorum. Daha kötüsü henüz olmadı, yaşadığım sürece daha iyisinide beklemeye ve bunun için mücadele etmeye devam edeceğim. Kendime karşı olan saygımı yitirmeden yürümeye devam edeceğim, tırmandığım bütün basamaklardan birgün yere kapaklanıp düşeceğimide göz önünde bulundururarak bilinçli bir şekilde yürümeye devam edeceğim. Muhteşem değilim, kusursuz hiç, zaaflarım ve mükemmel hatalarımla var olamaya ve daha iyisini yapmak için gayret etmeye devam edeceğim. Düştüğümde ayağa kalkmaya, olmayınca yeniden denemeye devam edeceğim. Bu hayat benim, layığıyla yaşamaya devam edeceğim.
Biraz da kalemim konuşsun:))
Kime baksam gözlerinde acı var, kime baksam içinde ki dert yüzüne vurmuş, kime baksam gülüyor ama gülüşünde bir burukluk var. Hayat kimseyi es geçmemiş adeta. Önüne gelene vermiş bir dert, insanlar da çaresiz kabullenip o derdi içinde büyüterek büyümüşler sanki hepsinin gözlerinden okunuyor tecrübe, kiminin tecrübesi ailesi, kiminin ki ise bambaşka ama var her birinin tecrübe ettiği ya da etmekte olduğu bir şey. Herkesin kuyusu kendine derin..
Geçerdi, aslında Yaşadığımız her şey er ya da geç geçerdi. Bedenimize aldığımız yaralar geçerdi. Ruhumuza aldığımız yaralar da bşr süre sonra eskisi gibi acıtmadıpı için onlar da geçerdi. Kalbimize aldığımız taralar ise asla geçmeyecek gibi hissettirse de zamanla onların da geçtiğini görürdük. Hangi acı geçmezdi, biliyor musunuz? Aklımıza aldığımız acılar geçmezdi. Beden iyileşir, ruh güçlenir, kalp tecrübe edinir ama akıl hep aynı kalırdı. Hafızamız o kadar güçlü bir düşmandı ki, "Tamam, bu sefer bitti," dediğimiz bir anda her şey yeniden başlardı. Zihnin kapıları aralanır ve unuttuğunu sandığın her şeyi en küçük ayrıntısına kadar karşında bulurdun. Aklının sana hatırlattığı her anı bedenine zulüm, ruhuna azap, kalbine ölümdü.
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
Sonrası acı bir tecrübe, hayal kırıklığı...
Güvendiğim insanların bu halleri öyle bir gücüme gidiyor ki!
Sayfa 44 - Edebiyat Dergisi Yayınları
Resim