Yu Hua Yaşamak kitabı aslında benim tarzım değil ama drama sevenler için tavsiye edebilirim. Başrol karakterimiz Fugui zengin bir hayattan fakirliğe düşüş ve hayatda kalma mücadelesi, aslına bakarsanız dram yazma konusunda bizim yazarlarımız daha başarılı çünkü bizim temelimizde Yeşil Çam filmlerinin o acıklı hikayeleri ile büyümüş bir nesil var. Kitap Çin Kominizm ve Kapitalizm'in o dönemki savaşını da konnu almış sanırım kitap bu yüzden çıktığı tarihte de yasaklanmış, daha sonra filmi yapılmış ilk başta da dediğim gibi drama severler için güzel bir kitap okuyacaklara şimdiden iyi okumalar.
Çarpık İstakoz avını yakalar, çirkin tunabalığı işini yürütür ama bizim kanadı kırık güzel kuğumuz tünediği yerde son şarkısını söyler, hem de, hiç hakkını yemeyelim, en acıklı en dokunaklı sesiyle...
Muazzam bir hikâye...
Mem ile Zin veya orijinal adı ile Mem û Zîn müthiş bir aşk hikayesini anlatıyor bizlere.
Bu son derece acıklı hikâyeyi okurken duygulanmamak elde değil. Müthiş duygusal ve acıklı bu hikâyeyi okumak beni duygulandırsa ve üzse de beri yandan okurken çok keyif aldım, bana geçti diyebilirim yani.
Okunma sayısına bakacak olursak
"Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar."
türküsünün acıklı hikayesi ;
Malkara köylerinden alındığı belirtilen türkünün filmlere konu olacak hikayesi şöyle:
'Çok eskiden köyün birinde Zeynep isimli çok güzel bir kız vardır. Onaltıya yeni bastığında Zeynep'i köylerindeki bir düğüne gelen Ali isimli bir genç görür ve çok beğenir.
Öncelikle kitap, neva bulvarı, burun, portre, palto, bir delinin anı defteri ve fayton adlı altı eserden oluşmaktadır.
Neva bulvarı adlı bölümün genelinde yüksek sosyete mensuplarının tabiriyle hiyerarşinin kol gezdiği alt-üst sınıflarının yoğun olarak hissedildiği, günümüz ölçütünde bağdat caddesi, Şanzelize caddesi olsun, tamamıyla lükse karşı
Aile ve özellikle baba travması temalı bir öykü kitabı okudum. Tabii öyle olduğunu bilmeden okudum. İlk bir iki öykü güzel ilerledi. Sonra, arada başlıklar olmasa aynı öyküyü okuyorum hissi ağır bastı ve ortalara doğru akmadı artık kitap. Televizyonda acıklı bir Yeşilçam filmine denk gelirseniz, oturur keyifle izleyebilirsiniz filmi ama üst üste onlarca acıklı film izlemek bayıyor bir yerden sonra. Tabii mutlaka belirtilmesi gereken bir durum da kitaptaki dil bilgisi hataları. Öyle bir iki tane değil. Daha önce inceleme yazan arkadaşlardan biri bayağı bir uğraşıp dökümünü yapmış. Noktalama işaretleri eksik, yazım yanlışları ve anlatım bozuklukları var. Bu durumlar da okuma zevkine gölge düşürüyor. Aklıma şu geldi: Editör kontrolünden geçmesine rağmen bu kadar yanlışlık varsa... Neyse. Belki de editörle ilgili bir problemdir. Sonuç olarak bu tarzı sevenler için iyi bir kitap olabilir ama ben pek sevemedim ne yazık ki.
Kitap konulara ayrılmış olup birçok aforizmadan oluşmaktadır. Ben baya bir cümlesini begendim içlerinden alıntıladıklarımdan oldu, sevmediğim fikrime ters olan alıntılar da yok değil o sebepten 1puanı kırıp 8puan verdim.
Okuduğunuz kitapların arasına sıkıştırıp rahatlatacak, hoşunuza gidecek aforizmalar bulacağınız çok güzel bir kitap.Örnek sevdiğim birkaç alıntı da ekleyeyim:
-- Bu dünyada en acıklı şey, çok zeki bir insanın dürüst bir insan olmamasıdır.
-- Benim gözümde hayat çabucak sönüp giden bir mum değil. Şimdilik taşımak zorunda olduğum ve gelecek kuşaklara aktarıncaya kadar ışıl ışıl yanmasını istediğim muhteşem bir meşale.
-- Başkalarının imzalarını toplayarak vakit kaybetme; kendini kendi imzanı toplamaya değer kılmaya ada.
-- Yok, hayır. Ben çok akıllı sayılmam, ama çevremde o kadar çok aptal var ki.
Okuyacaklara keyifli okumalar dilerim. Hep kitapla kalın.
AforizmalarBernard Shaw · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023118 okunma
“Sizi bırakıyorum, Mihail, dedi, yoksulluğunuz aklınızı sevginin kurtarıcılığına bile inanamayacak kadar kararttıysa, o acıklı durumunuza geri dönün; ama bende fark ettiğiniz bu güzel duyguları bana yoksulluğun kazandırmadığını da iyi bilin. Bir insanın parasal yoksulluğu, bana ancak acıma duygusu aşılar; oysa daha ilk andan beri size karşı duyduklarım sevgi ve hayranlık oldu. Benim gözümde siz, ezilmiş biri değil, güçlü birisiniz. Size görkemli bir prens olarak rastlasaydım bile, yine sahip çıkardım; çünkü ben, tek bir soy, tek bir kardeşlik bilirim: İyilikte ve kötülükte de, aynı duyguları paylaşan insanların kardeşliği. Şimdi gidin ve yalnız olmadığınıza inanın."
"Kedi aç galiba, miyavlıyor, dedim ve besledim."
"Hayır Kırmızı. "Kedi aç demek bir düşüncedir. Benim sor- duğum senin içinde oluşan şey..."
"Hımm, kedinin acıklı sesini duyunca içim buruldu. Evet, acıma diyebilirim. Evet, evet acıma hissi ona karşı hissettiğim buydu.
"Hadi şimdi bunu da käğıda
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton
Kitap hakkında çokça bilgi içerir eğer rahatsız oluyorsanız önce kitabı okuyunuz.
Kitabın içerisinde 6 farklı öykü bulunmakta. Rus romancıların babası sayılan Gogol birçok şeye öyküleriyle değinmiş.
Neva bulvarı: Dünyanın en güzel yerini Neva'yı anlatmış, bütün taşlarında 25 yılı geçirdiğimiz ve öğrendiğimiz bu efsane yeri harika hayallerle bezemiş. Güzel hanım avcıları, iki adamın bambaşka beni ters köşe yapan muhteşem bir kurgusuyla okumaktan her zerresinde zevk aldım, Sen de kesin alırsın.
Burun: Burnu göklerde olanları iğneleyici biçimde bize anlatan yazarımız, onların ulaşılmaz egolarının kendilerinden bile kaçışını anlatıyor.
Porte: Kitabın en beğendiğim öyküsü olan bu bölüm birkaç kez okunmayı hak ediyor, öyle böyle ( prime Ronaldo gibi ) değil öykündüm çok güzel maşallah bana da nasip olsun. Bir kaliteli genç ressamın acıklı hayatından dünyalar sahibi sanatçıya uzanan bu bölüm bizi şaşırtmaya devam ediyor iyi ki etmiş, iyi okumalar şimdiden.
Palto: Herkesin çok övdüğü ama benim çok da beğenmediğim (herkesin sevdiği şeyler genelde kötü olur) bir bölüm bu, beklentimizi yükseltmeden okursak belki daha iyi olur. Bir palto uğruna neler veriliyor maalesef görüyoruz ve hikaye yine gogolun fantastik şeklinde bitirdiği bir kısım.
Bir delinin anı defteri: Gerçekten bunu hak ediyor, akılla bağdaşan bir şey yok, çok okumaya değmez yazmış yine bir hikaye ama yine de okuyun.
Fayton: Gogol'un ve diğer yazarların sadece yazmak için veya para için yazdıkları eserlerden galiba tercih sizin.
Ben puanımı Neva ve Portre için verdim, haberiniz olsun.
Acıklı bir hikaye bitirdim. Aziz bey gibi bitti. Aklıma hep şu fikir geliyor. Normal insanların hayatları roman olmuyor ki böyle Azîz bey gibi garip insanların hayatları roman oluyor, anlatılası bir hikaye oluyor. Ya da herkes kendi hayatının başrolü bir hikaye karakteri. İkinci düşünce daha mantıklı. İlki çok spesifik oldu. Ne o bizim gördüklerimiz, yaşadıklarımız, sevdiklerimiz anlatılamaz, roman olamaz mı yani dedirtir? Olur olur. Herkes birşeyler yaşıyor sonuçta...
Neyse gelelim Aziz bey'e bencil bir hayat sürdü. Herşeye geç kaldı. Severken de söylerken de çok düşündü. Yalnız düşünceleri beyninin içinde kaldığı için çevresindeki insanlar olaylardan pek haberdar olmadıkları için kırıldılar. İnsan kırılınca her tür şeye davetiye çıkarıyor. Ben Ayfer hanımın kalemini çok seviyorum. Ondan dolayı severek okudum. Fakat içen sıçan insanlardan maalesef nefret ediyorum. O yüzden Aziz beyi sevmedim. Kitap güzel. Ama okunmalı mı? Bence çokta birşey katmıyor. Kalabilir.
Gerçek şu ki, Kilise'nin nefret ettiğim yanı, toplumun nefret ettiğim yanıydı. Yani otoriter kişiler. İktidar manyakları. Katı dogmacılar. O her şeyi yönetmek isteyen, açgözlü, sevgi ve cinsellik açısından zayıf salaklar. Bizler yaşamakla meşgulken -tat almakla, denemekle, kucaklaşmakla, öpüşmekle, hata yapmakla, büyümekle meşgulken- onlar
değil mi?Elinizdeki eser hangi yollardan gelip bize ulaştığını anlatan bir kitap değil tabi ki.Ama bir inci tanesinin insanın başına neler getireceğini anlatan kısa,akıcı,acıklı ve bir o kadar da sımsıcak aile kokan bir eser.
Kino genç , güçlü ,sırım gibi bir aile babasıdır.Kabilenin her üyesi gibi o da babadan kalma kanosuyla balık avına çıkar bazen bir kaç pezoluk bir inci yakalayabilirse ne âla.Karısı Juana tam bir yerli kadını gibi güzel,cesur her daim eşini ve çocukları Coyotito'yu kollayan bir kadındır.Derken bizim küçük Coyotito'yu akrep sokmasi ile zehirlenir ve geleneklerine ters olsa da hemececik kasabadaki doktora yetiştirirler.Fakat, bu göbekli,obur, para göz doktor tabi ki de ne fakir yerli aileyi muhataba alır ne de küçücük çocuğa bakar.Yaşadıkları çaresizlik karşısında gözlerinden ateş püsküren bu aile babası Kino kanosuna atladığı gibi nehrin derinlerine dalar ve kayaların arasında onu bekleyen o devasal istirideye ile karşılaşır.Ve , evet hayatları artık tamamiyle değişmişti.Kulaklarında bir yandan aile türküsü diğer yandan da kötülük türküsü çalmaya başlar.
İnci ...
Devamı:
readerathome.blogspot.com/2024/04/inci-jo...