Yatma vakti ritüelleri günümüz dünyasındaki yoğunluğun tam aksine sıcak ve samimi, nazik ve rahattır. Aciliyet kavramının kurbanı olmayın. Uzun süreli baktığınızda, bu aciliyetin hiçbir anlamı olmadığını fark edeceksiniz. Çocu- ğunuzla ne yaptığınız ise sonsuza dek anlamlı ve önemli olacaktır.
. Zamanımızın ruhu neşesiz bir aciliyet gibi görünebilir. . . .
Reklam
Biliyorsun insan gençken acelecidir, yeterince yaşamamaktan, yeterince çeşitli ve zengin deneyimlerden yararlanamamaktan korkar, sabırsızlığa kapılıp mümkünse olayları hızlandırır, üst üste biriktirir, yığar; gençlikte bol bol yara alıp kendine bir geçmiş oluşturmak için duyulan aciliyet çok tuhaftır.
Sayfa 89 - MetisKitabı okudu
Gitmeden önce bu dört duvar arasında beni cüzam gibi ya da habis bir ur gibi içten içe yiyip bitiren dertlerimi kağıda dökmek istiyorum. Ancak bu şekilde düşüncelerimi toparlayabilirim. Amacım vasiyetname mi yazmak? Asla! Çünkü ne malım var devlere yedireyim ne dinim var şeytana vereyim! Dahası bu yeryüzünde benim için az da olsa değer taşıyan ne var ki! Hayat denen şeyden el çektim, bıraktım, elimden yitip gitsin istedim. Ben ölüp gittikten sonra bu kağıt parçaları ister okunsun, isterse sittin sene okunmasın, canı cehenneme! Ben sadece yazmak ihtiyacından, benim için aciliyet arz eden bir zaruretten dolayı yazıyorum. Buna muhtacım. Çünkü düşüncelerimi hayali varlığıma, kendi gölgeme aktarmaya eskisinden daha çok ihtiyacım var. Lambanın ışığıyla duvara düşen şu yamuk, uğursuz gölge ne yazdıysam hepsini dikkatle okuyup yutuyor adeta. Bu gölge kesinlikle benden daha iyi anlıyor onları. Ben yalnızca kendi gölgemle güzelce konuşabiliyorum. Beni konuşmaya zorlayan da oydu zaten. Yalnızca o tanır beni, mutlaka anlar.
Sayfa 42 - Kırmızı KediKitabı okudu
… gençlikte bol bol yara alıp kendine bir geçmiş oluşturmak için duyulan aciliyet çok tuhaftır.
“İnsanlık bir çırpıda aciliyet çağına fırlatılmış oluyordu böylece.”
Reklam
Bütün bu aciliyet, şamata, acı ve gayret neden? Bu yalnızca her Jack'in kendi Jill'ini bulma meselesi.
Sayfa 231Kitabı okudu
"Akıp giden zamana"
Yüz üçüncü süre olan 'Asr Sûresi, çocukların ve yeni Müslümanların ilk öğrendiği, Kuran'ın en kısa sürelerinden biridir. Ayrıca Kur'ân'ın tedvin edilmiş hâlindeki son ilahi kasemi içermektedir: Akıp giden zamana! (el-asr) Şüphesiz insan hüsran içindedir (husr) Bundan ancak iman edip salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır. (sabr) (103:1-3) İlk âyette Allah (cc), el-'asr üzerine yemin eder. Bu kelime sıklıkla "zaman" olarak tercüme edilir, ama aslında akıp gitmiş ya da hâlen akan bir zamanı ifade eder. Sıkmak veya preslemek anlamına gelen ve aynı zamanda bir meyvenin içindeki suyun ('asir) sıkılmasını tarif etmek için kullanılan aşarı kökünden gelir. Resmedilen imaj, zamanın hem sınırlı bir kaynak olduğu hem de tamamen "sıkıldıktan" sonra, daha fazlasının elde edilmesinin mümkün olmayacağıdır. Bu kelime aynı zamanda güneşin iyice zevale döndüğü ve gündüzün yakında sona ereceği ikindi vakti için de kullanılır. Bu kasem, tüm süreye ciddi bir aciliyet duygusu katar: Her bir insan hüsran içindedir ve durumunu düzeltme zamanı hızla tükenmektedir (103:2). Sûre, kişinin kendi sini bu hüsrandan kurtarmak için zamanı tükenmeden önce yerine getirmesi gereken dört şartla bitmektedir.
Heidegger
Her türden eylemimize, fikrimize ve ilişkimize aciliyet duygusu ve anlam veren şey, yalnızca mutlak ölüm gerçeği ve hayatın görece kısalığı. Eğer hayat ilelebet devam edecek olsaydı, ne yaratım ne gelişme olurdu. Everest çıkılmadan kalacak ve Bitmeyen Senfoni'ye hiç başlanmayacaktı.
Aciliyet ne kadar büyük olursa, zaman da o kadar yavaş geçer.
587 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.