Ara sıra, Güneşe yardımcı olan gölgenin bulunduğu camilere giderim...
— Sadece, Yaradanı ile barış içinde olan bir insan, ibadet yerinde rahat uyur.
— Ben, imanı Yargı korkusu, duası da secde etmek olanlardan değilim. Nasıl mı dua ederim?
Güle bakarım, yıldızlara bakarım, yaratılışın güzelliğine hayran kalırım, Yaradan'ın en büyük, en güzel eseri olan insana, bilgiye açlık duyan beynine, sevgiye susamış olan yüreğine, duyularına, uyanışmış ya da doyuma ulaşmış tüm duyularına hayranlık duyarım.
Nefes kesici bir çırpıda biten bir kitap ama bu bir çırpıdalık zannedilmesin ki edebi bir yönüyle yapılan bir değerlendirme.Öyle bir kitap düşünün ki savaşı yaşayan bir çocuk kalp ve acısını öyle hissediyorsunuz ki lütfen iyi ol artık diye diye çeviriyorsunuz sayfaları .. En çok da “Bizi burda unuttular ama biz kimseye bişey yapmadık ki “ cümlesi alt üst etti beni .Savaşın getirdiği açlık,susuzluk ,hastalık ,ölüm ve sevdiklerini kaybetme korkusu ve tüm bunları bir yetişkin anlatsa bile yaşamayanın asla anlamayacağını bilsek dahi bunların hepsini çocuk bir kalpten dinlediğinizi düşünün.Dönüp bir bakmalı insan kendine ,dert ettiklerine diyor sanki.İbretlik bir hayat öyküsü yani..
Ölmek birşey değil dostlar
Hergün ölmek güç
Açlık
O başka ölüm
Açlık korkusu beter
Ne atom ne hidrojen ne yangın
Dağları dümdüz etmeğe - dostlar
Aç çocukların çığlığı yeter
Hep iş, hep çalışma, hep açlık, hep yoksulluk, hep gelecek korkusu içinde yaşayacaklar. Bu korkular onları kör, sağır, sersem, beyinlerini işlemez yapacak. İnsanfiller, insankarıncalara hep bunları yapar.
Buydu tedirginliğimin temeli. Özgürlük için duyduğum kaygılar. Dünyamıza egemen olan korkular, özellikle iki temel korku, savaş ve açlık korkusu, özgürlüğü olumsuz yönde etkilemekte. Sonuçta özgürlüğe ihanet, insanda doğal olarak var olan özgürlük gereksinimine ihanet. Ve bizden sonraki kuşaklar, yavaş yavaş "Özgürlük" sözcüğüne karşı umursamaz bir tutum içine girecekler. Çünkü savaş ve açlık korkusunun etkisi, özgürlük duygusunu da yok edecek. Gelecek kuşaklar özgürlük duygusundan yoksun kalacaklar. Bu, bizim için büyük bir ceza. Kesin, değişmez ağır bir ceza. "Özgürlük" kavramına yabancı bir dünya!
Ya ölmek, bir bilinmeyene gitmek,
Soğuk bir ceset olup kara toprakta yatmak ve çürümek?
O duyarlı sıcak hareket donar, bir çamur haline gelir;
O hayattan haz duyan can ateşli sellere kapılıp kavrulur
Ya da buz tutmuş, üşütücü kaburga yığınlarının üstüne savrulur.
Görünmeyen fırtınalarda hapsolursun
Ve dinmeyen bir şiddetle dünyanın boşluğuna savrulursun.
Daha da kötüsü şu dizginlenemeyen kuşku dolu düşünceler -
Dehşet verici. Şu dünyadaki en aşağılık yaşam bile,
Açlık, yaşlılık, hastalık, ıstırap, mahpusluk,
Ölüm korkusu karşısında bir cennet sayılabilir.