Sadist Şantajcılar
Bazı şantajcılar, onlara direnmemizi hasta ya da kaçık ol­mamıza bağlarlar. Terapi dünyasında buna patolojileştirme de­nir. Patoloji, Yunanca kökenlidir, acı çekme ya da derin duygu­lanım anlamındaki pathos sözcüğünden gelir; ama sözcüğün şimdiki kullanımında aldığı anlam "hastalık"tır. Buradaki kullanı­mı, şantajcının, suyuna gitmeyen kişiyi hastalıklı gösterme eğiliminin ifadesidir. Şantajcılar bizi nörotik ya da sapık olmakla suçlayabilirler. En acısı da, onlarla paylaştığımız tüm üzücü olayları teker teker önümüze getirip bunlara duygusal sakatlığı­mızın yol açtığını iddia ederek ilişkide güvenden eser bırakmaz­lar. Şantajcıların bizi hastalıklı gösterme deneyimini yaşamak, benlik değerimiz üzerinde ezici bir etki yapabilir; bu, güçlü bir zehirdir.
Sayfa 92 - Altın KitaplarKitabı okudu
Kemalettin Tuğcu'nun kimsesiz çocukların çilelerini anlattığı acıklı romanlarda, yetim çocukların tüm mahallenin kurtarıcılığına soyunduğu Yeşilçam melodramlarında, acıyı inanılır olmaktan çıkaran ağdalı arabesk şarkılarda, nihayet "acıların çocuğu"nu izlek edinmiş tüm acıklı edebiyat örneklerinde gördüğümüz dokunaklı anlatım bize patetiklik (hüzün, dokunaklılık) hakkında iki şeyi birden söyler. Birincisi, kaderin acıya mahkûm ettiği insanların sanki doğal alanı, aynı zamanda da yegâne silahı gibidir pathos (acı). İnsanların zavallılığını ancak okurunda yoğun duygular uyandırabilirse, onlan canevinden vurabilirse anlatabilecektir yazar. İkincisiyse bir tehlikeye işaret ediyor. Acıyı bir kez inandırıcı bulmadığında, oradaki en ufak abartıyı sezdiğinde, öyküyü dinlerken gözyaşı dökse de aslında etkilenmeyecek, hatta alttan alta gülüp geçecektir okur.
Sayfa 60 - Metis Yayınları, 1. Basım, Mart 2008Kitabı okudu
Reklam
Tiyatro, cahillerin acı çeken insanları görmeye davet edildikleri yerdir. Tiyatro sahnesinin onlara sunduğu, bir pathos gösterisidir; bir hastalığın, arzu ile ıstırabın, yani cehaletin yol açtığı benlik bölünmesinin tezahürüdür. Tiyatronun yaptığı şey. bu hastalığı bir başka hastalığa başvurarak aktarmaktır: Gölgelerin esir aldığı bakışın hastalığına.
IŞlD sadece en azın­dan bir süre bir bölgeye yerleşip yönetim otoritesi kurmasını sağlayan gü­cüyle değil, ideolojisi ve radikalizmiyle de bir fenomendir. 2003'te Irak'taki ABD işgaline tepki dalgası içinde kurulan, bir süre Irak El Kaide'si olarak ha­reket eden örgüt, 2007'de Irak İslam Devleti adını aldı, giderek güçlenip yayıldı; Suriye iç savaşına müdahalesi 'sayesinde' iyice büyüyerek, 2013'te El Kaide'den kopup dünya çapında "terör"ün alameti haline geldi. IŞlD, Selefi radikalizmi ve tedhiş pathos'u bakımından, bunlarla nam salmış El Kaide'yi 'ılımlı' gösterecek bir fanatizmin yolunu açtı. İslamiyet'in çıkışındaki 'birin­cil' kaynakları dışındaki hiçbir bilgiyi, geleneği ve ahlakı tanımayan Selefi­liği, halihazır -Suudiler gibi- Selefileri de sapkın sayacak derecede mutlak­laştırdılar. 2014 Haziran'ında halifelik ilan etmeleri, bütün İslam dünyasına da kafa tutan evrensel ve global bir meydan okumaydı. Şiddeti, koyu tekfir­ci ideolojilerinin yanı sıra, son derece rasyonel kurgulanmış bir güçlenme ve propaganda stratejisinin ("vahşetin yönetimi" olarak tanımlamışlardır) gereği olarak, performatif biçimde tırmandırdılar. "Profesyonel" video klip estetiğiyle kaydederek dünyaya yaydıkları boğaz kesme videoları, neredey­se amblemlerine dönüştü.
Sayfa 484 - İletişim Yayıncılık
Tutku, yani passion ise Latince pati (acı çekmek) ve Yunanca pathos sözcüğünden gelir. İngilizcede edilgin (passive) ve hasta (patient) sözcükleri de aynı pati kökünden türetilmişlerdir.
Kierkegaard, Felsefi Fragmanlar' da "tüm varoluş bir acı çekmedir" der (PF, 74). Bilim Dışı Eklenti' de de bu konuya değinir: "Varoluşsal tutkunun (pathos) temel ifadesi ıstıraptır. Acı, varoluşsal gerçekliktir ve varoluşsal gerçekliği oluşturur" (CUP I, 443
Reklam
34 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.