Anne ve babamızın önünden yürümemeli, onların bulunduğu bir mecliste başköşede
oturmamalıyız. Yanlarında ayaklarımızı uzatmamalı, çağırdıklarında hemen icabet etmeliyiz.
"Âdâb-ı muaşeret vardı eskiden. Bir kimsenin maaşını merak etmek veya evine-ailesine yeni aldığı şeyin parasını sormak büyük edepsizlikti. Zaten ev-aile mahrem alandı, oraya karışmak terbiye sınırlarını aşmak demekti. Kimse kimsenin kusurunu aramazdı. Âdâb-edeb sırra kadem bastı."
Ayakkabı, elbise gibi şeyleri satın alırken altlarında ya da üzerlerindeki yazı ve çizimlere dikkat edilmeli, mukaddes şeyler varsa bunlar tercih edilmemelidir.
Toplum içinde yaşayan her fert, insan olarak aynı derecede saygıya layıktır. İnsanlar arasında sınıf farkı değil, eğitim ve öğretim farkı geçerli olduğundan herkesin aynı derecede terbiyeli olması beklenebilir.
Âdab-ı Muaşeret
Ebeveynlere çok sinir oluyorum. Yıllarca neyin "çok ayıp" olduğunu öğretip çocuklarını yürüyen adab-ı muaşeret kaidesine çeviriyorlar, sonra da nezaketsiz öküz sürüsünün içine atıyorlar.