Eğer ahirete iman meselesi,iman olarak gerçekten yüreklerimizde,zihinlerimizde, kalplerimizde,akıllarımızda yerini alsa,dert haline gelecek.Öyle olduğu andan itibaren de bazı şeyler değişmiş olacak.Eğer biz gerçekten inanmış olsak ve bu inanmanın gereğini yerine getirme adına bir ızdırapla inlesek,yani kendimize dert edinsek,adalet duygusu hayatın tamamı kaplar,hakkaniyet elbisesi olur,hayatın terazisini korumaya çalışır.
Muhammed Emin Yıldırım
Muhammed Emin Yıldırım
Kamuran Evliyaoğlu
Mezuniyetiniz sonrası MTTB ile bağlarınız devam etti mi? Teşkilatla değil ama arkadaşlıklar devam etti. Kamran Evliyağlu 27 Mayıs sonrası Adalet Partisi'nden meclise girdi ve Turizm Bakanı oldu. Ziyaretine gittim. Beni yemeğe götürmeye kalktı. Aşağıya indik. Şoförü bize kapıyı açtı. Ben makama hürmeten önce onun binmesini bekliyorum.
Reklam
352 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
#kitapyorumu #seldaileoku #herbirsır TEK İSTEĞİ YÜKSEK STANDARTLARDA BİR HAYAT YAŞAMAKTI. O HAYAT ŞİMDİLİK BİR BAŞKASINA AİTTİ. AMA BU,ÇOK UZUN SÜRMEYECEKTİ. BU BİR ALDATMA HİKAYESİ... . Hikayemde bu kitap için iyi giydirme yapacağımı söylemiştim. Ama kime olduğunu dememiştim.Piyango William'a çıktı. . Allah senin belanı versin zengin
Her Bir Sır
Her Bir SırA. R. Torre · Martı Yayınları · 2023159 okunma
Bizim mutlak adalete dair eski ve metafizik kavramlarımız olsa da görünüşe göre evrende adalet yoktu. İnsafsız, ahlak yoksunu, doğanın yüz karası, gaddar, zalim ve vahşi bir düzenbaz olan o adam neden hayattaydı..¿
Kaydedi...
Klasik dönemin eleştirmenleri üç büyük ozanın eserlerini değerlendirirken, Aiskhylos'un Pers savaşları döneminin cesur savaşçı ve dindar insanını, Sophokles'in de Perikles yönetimindeki Altın Çağ'ın her alanda aşırılıklardan kaçınan dengeli ve uyumlu Atinalısını anlattığında birleşirler. Euripides sophistlerin öğretisiyle yaygınlaşan kuşkucu ve bütün değerleri sorgulayan çağının bireyini anlatır. İlk iki ozanın oyunlarının kurgusu kahramanların ilahi irade ve kader gibi dış güçlerle çatışmalarına dayanır. Euripides'te ise trajik kurgu insanın iç dünyasında şekillenir. Çatışma bilinçle bilinç dışı, arzularla görev arasındadır. Üç ozanın mitolojik geleneğe yaklaşımları da farklıdır. Aiskhylos tanrılara atıfta bulunan mitleri "kutsal gelenekler" olarak görür, onlarda ilahi bir derinlik olduğuna inanır. Sophokles yüzeysel sembollere bağnazca bağlılığa ve atalarının kültürel mirasına saygısızlığa kapılmadan mitlere dengeli yaklaşır, onlardan yararlı dersler çıkarır. Anaksagoras'ın öğrencisi ve Sokrates'in arkadaşı Euripides diğerlerinden farklı olarak geleneği sorgular. Tanrıları kaba ve adalet duygusundan yoksun gösteren mitleri kabullenmekte zorlanır. Tanrıların kötü şeyler yapmadığını, iyiliği amaçlayan manevi güçler olduğunu söyler.
"Neredeyse bir asırdır 'şeriat' kelimesini Demokles'in kılıcı gibi insanların kafasında tutan acınası bir zihniyet var. Yüz yıl öncesinde de aynı kelimeyi dilinde mazeret, elinde sopa olarak kullananlar olmuş. 'Şeriat İsteriz!' diye bağıranların istedikleri 'adalet'ten başka bir şey değildir aslında. 'Şeriat' kanun demektir. Şeriatsızlık kanunsuzluğa eşdeğerdir bu anlamda. Kelimelerin gölgesinden korkanlar adalete olan alerjilerini şeriata olan antipatileriyle kamufle etmeye çalışırlar. Barıştan korkanların asıl niyetlerini saklamak için İslam'ı şiddet yanlısı göstermesi gibi. İslamofobi denilen cereyan bütün dünyaya kendisini bu ambalaj içerisinde sunmaktadır."
Reklam
1.000 öğeden 10bin ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.