"Derinlere yüzmek istiyoruz. Üzerimizdekileri rüzgâra savurmak. Çıplak bedenimizden utanmamak. Yangın sonrası dinginliğidir belki de aradığımız. Çünkü, hiçlik, çepeçevre kuşattı benligimizi; benlik, kendini sattı, yandı, bitti,... Kül oldu.
"Bunaldık kimsesizlikten. Ve bu kalabalıktan. Sıkıştıkça sıkışıyoruz, oysa uzaklaşıyor bedenlerimiz.
"Seviştikçe unutuyoruz teni. Kirli bir yatağı dağınık bırakmak, en iyisi.
"Sevdikçe kin birikiyor gözlerinize. Gözlerinizi açmak istemiyorsunuz...
"Biz her şeyi yakıp uzaklaşıyoruz buradan, en son kendimi- "KÜL oluyoruz." (Kül 1, Mart)