Berg(adam)aciz bir kadından üstün olmanın şuuru içinde gülümsedi. Çünkü kendi karısı hoştu, güzeldi ama bütün benzerleri gibi kuş beyinliydi, bir erkeğin kıymetini takdirden acizdi. Vera (kadın) da kendi hesabına aynı sebepler yüzünden gülümsüyordu. Çünkü o da kendisini bu iyi, mükemmel kocadan daha üstün görüyordu. Kocası da birçok erkekler gibi hayatı ters tarafından muhakeme etmekte, kendini cok akıllı bir adam sanmaktaydı. Halbuki Vera' ya göre bütün erkekler aptal, kibirli, bencil mahluklardı
Bir sanatçı bizim gibi kişisel bir yaşam sürmez, onu gizler, duygularının gerçek kaynaklarına erişmemiz için bizi kitaplarına girmeye zorlar. Cinsellik, toplum, din (beynin bol bol gevezelik etmesine izin veren bütün ana soyutlamalar) gibi şeylerle uğraşan adamın gerisinde, dünyadaki sevecenlik eksikliğinden akıl almaz derecede acı duyan bir adam vardır.
Sayfa 282
Reklam
''Eğer erkek kadınların yalnızca rahatlık ve bağlılık önkoşuluyla cinsel ilişkiye gireceğini varsayarsa, kadın da istediği gibi tabakları döndürür (esasen seçenekleri tartar) ve o anda hipergamik çıkarına en uygun gördüğü şeyi istediği gibi örnekler. Eğer havuç yeterince iyi görünüyorsa, adam daha iyi bir havuç gelene kadar sabırla arabayı çekecektir.''
Sayfa 102Kitabı okudu
2872 Mânâ kapısını çalacak olursan sana açarlar. Fikir kanadını sallar, yâni uçmaya çabalarsan seni şahbâz ederler. 2873 Fikir kanadın çamura bulaşmış ve ağırlaşmış. Zira çamur yiyorsun. Çamur sana ekmek olmuş. 2874 Ekmek ve et çamur gibidir. Onlardan az ye ki, çamur gibi yerde kalmayasın. 2875 Ey pis boğaz adam; sen acıkınca köpek gibi sert ve yanına yaklaşılmaz bir soysuz oluyorsun. 2876 Karnın doyunca da leş hâline geliyor, duvar gibi elsiz, ayaksız ve kâinattan habersiz oluyorsun. 2877 Tokluk hâlinde lâşe, açlık hâlinde köpek olurken, arslanların güzelce koştukları bir yolda sen nasıl yürüyebilirsin? 2878 Kendi avlanma âletini köpekten baş­ka bilme de köpeğin önüne az kemik at. 2879 Çünkü köpek, karnı doyunca azgınlık gösterir, avlara nasıl olur da, hoşlukla seğirtir.
Bu adam yaşamıyor, saatlerinin sarkacı gibi salınıyordu. Bir ölününkü gibi kuru yüzünde koyu tonlar hakimdi. Leonardo da Vinci tabloları gibi karanlığa gömülmüştü.
Sayfa 8 - Kapra YayınlarıKitabı okuyor
Uzaktan seviyorum seni! Kokunu alamadan, Boynuna sarılamadan. Yüzüne dokunamadan. Sadece seviyorum! Öyle uzaktan seviyorum seni! Elini tutmadan. Yüreğine dokunmadan. Gözlerine dalıp dalıp gitmeden. Şu üç günlük sevdalara inat, Serserice değil adam gibi seviyorum.
Cemal Süreya
Cemal Süreya
Reklam
“Hayat bu. Unutmaya çalış. Kapa gözlerini. Dua etmeyi denesene?" "Neye yarar? Bugün Tanrı'yla aram pek iyi değil." "Neye mi yarar? Kaybeden sen olursun." Doğruydu. Adam haklıydı. Tanrı'yla kimse savaşmazdı. Yanında Afrika'nın tüm filleriyle Tarzan bile. Tanrı fazlasıyla büyüktü, üstünlük hep ondaydı. Zaten hayatı çok güzel yaratmıştı. Ağaçları, mavi göğü ve dalgalarıyla hamakta gibi sallanan, uçsuz bucaksız denizleriyle. Yüreğim sıkışıyordu. "Tanrım, ciddi değildim. Yüreğimde sen olmazsan hayatın tadı kalmaz."
Sayfa 131
Beril♡{
"Şu aşk acısını anlatsana..." Beril hüzünlü gözlerle kendisine döndü. "Klasik hikâye...Bir adam gelir dünyanı alt üst eder, seni göklere çıkarır. Sonra o gökten pat diye bırakır. Sen de düşersin en tepeden yerin en altına. Adı gibi toprağa atar seni..." "Adı Toprak mı?" Beril kafasını salladı. "Toprak.. " derken içindeki tüm özlemle fısıldadı.
Sayfa 288 - Parola yayınlarıKitabı okuyor
544 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 7 days
İçinden çıkamadığım, hakkında ne yazacağımı şaşırdığım bir seri. Birçok kahraman, olay ve yazarın uçsuz bucaksız hayal gücü karşısında aklıma kazınan şey: Duncan Idaho. Gulam Duncan'ın tekrar tekrar hayata gelişi, yaşadıkları, geçirdiği süreçler insanın olgunlaşma evrelerine gönderme yapıyor gibi. Onunla beraber doğuyor, büyüyor, önceki yaşamları yahut geçmiş yaşam deneyimlerini tekrar gözden geçiriyor ve adeta onunla gelişiyorsunuz. Savaşçı, asker, sert, saldırgan ve zeki bir adamın bir "Zensünni"ye dönüşme sürecini yaşıyorsunuz. Sonunda Duncan'ın sakin, dingin, görevini soğukkanlılıkla yapan bilge bir adam oluşu, içinizdeki taşları yerli yerine oturtuyor; onun kaybolduğu sonsuz boşluk yaşamınızın bundan sonraki aşamasını anımsatıyor. Tekrar tekrar ölüp yeniden doğuyoruz; her yaşantıyla, her değişimle, bize etki eden her insanla, her yeni yaşla... Bundan sonrası Duncan'ın artık öngöremediği bir uzay boşluğuna doğru ilerliyor. Ya sonra?
Dune Rahibeler Meclisi
Dune Rahibeler MeclisiFrank Herbert · İthaki Yayınları · 20201,545 okunma
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.