-Milliyetsiz adam olur mu? - Yaşamak için muhakkak bir millete mensup olmak mı lazım, Selim Beğ? - Elbette. Hayvanların milliyeti olmaz!
Münzevî
Bir gün yaşlı bir münzeviye sorarlar:    Sürekli yalnız olmaktan bıkmıyor musun? Yaşlı adam cevap verir: Yapılacak çok işim var. İki şahin eğitmem gerekiyor… Ve iki kartal... İki tavşan sakinleştirmek ve yılanı eğitmek. Eşeği gütmek ve aslanı evcilleştirmek. Ama senin etrafında hiç hayvan göremiyoruz! Neredeler? Onlar, içimizde yaşayan
Reklam
Sözüm ona sofu Hıristiyanlar da özgür değildir. İçe dönüklüğün otantik kesinliğinden onlar da yoksundur. O kadar sofu olmalarının nedeni bu ya! Üstelik dünyanın onlara gülmeye de pekâlâ hakkı var. Çarpık bacaklı bir adam dans ustası olmak istiyor ama tek bir dans adımını bile beceremiyorsa komiktir. Bu kadar dindar olan kalabalıklar için de aynısı geçerli. Sofuların, aynı dans edemeyen ama tempo tutabilecek kadar bir şeyler bilen adam gibi tempo tuttuğunu duyabilirsin; ne ki asla doğru tempoyla hareket edememe bahtsızlığına uğrarlar.
Şimdi sorsan "Şems bunca vakit Mevlanaya ne öğretmiştir yani?" diye, belki de şu hikâyeyle açıklayabilirim onun ne olduğunu sana: Mecnun, aşkından çöllere düştüğü Leylayı sayıklayıp perişan bir halde yürümeye devam etmektedir. "Leyla, Leyla!" deyip inlemektedir. Issız çölde namazını kılan bir adamın önünden geçer Mecnun, fark etmemiştir bile onun namaza durduğunu. İnanışa göre namaz kılan birinin önünden geçilirse, namazı bozulur. Bunun üzerine namazı bozulan adam çok kızar Mecnun'a. Peşinden koşup yakasına yapışır. "Namaz kıldiğımı görmüyor musun be adam?" Bu ne saygısızlık" der. "Namaz kılan kişinin önünden geçilir geçilir mi hiç? Mecnun şaşkın bakışlarla döner adamın yüzüne ve "Ben Leylanın aşkından seni görmedim sen Mevlanın aşkından beni nasıl gördün?" der.
Sözcükleri ancak oluşturabiliyordu şimdi. O or- gazmdan sonra ancak konuşabiliyordu. Söyleyebildiği tek şey onun adıydı. "Clay!" "Bunu halledeceğim," diye fısıldadı Clay. "Sana bakacağım." "Biliyorum," diye mırıldandı Julia, tamamen ken- dinden geçmiş hissediyordu. Clay öpme işine geri döndü, bu sefer
Sayfa 185
Reklam
"Hayır, Eeyore bu yaşadıklarını unutmayacaktır. Son günlerde gece yarısı sıklıkla hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Onun korktuğunu görmek bile bu denli korkutucuyken, hiç anlayamadığı rüyalar göreceğini dişünmeye nasıl dayanabiliyorsun?" Şişman Adam'ın bu sert yorumu, gecelerini oğluyla birlikte olmak yerine yalnız geçiren karısını suspus etti.
Kaybettiklerin karşısında kendini kaybetmemen kâfi..
İnsan kaybetti mi kaybetmiştir, yapacak bir şey yok. Kumarda ya da lotoda kaybedince gerekçe ileri süremezsin. Olan ol­muştur, değiştirmek istemek bir işe yaramaz.
"Yaşam bitmek bilmeyen bir yarıştır. Yalnızca en hızlı koşanlar yırtar. Sürüklenenler, daldan dala konanlar ya da kendilerini zevke verenler ölür. Daima ilerlemeli."
Reklam
Üzgünüm, dostum, bir hiç için ölmüş oldun!
Balık benim fikrimi onaylıyor gibi gözükmüyordu. Suçlayıcı gözünü benden ayırmıyordu. İştahım kesildiğinden, hesabı istedim ve tabağımı yarı dolu bir halde bıraktım.
Mezedir yıllarımız, afiyet olsun :)
Balık, tabağımda bütün olarak servis edilmişti. Gözü sanki bana bakıyor gibiydi. Bu balık benim için ölürken, ben de mutluluk düşü gördüğüm için kendimi suçlu hissettim.
Saygılar :))
Başarılı bir fotoğraf uzun bir nu­tuktan daha çok şey söyler.
Bir tür obsesyon..
Kişisel olarak ben, gerçekten olmasını istediğim şeyi düşünmektense, yaşamımda yolunda gitmeyen şeyleri saptamayı alışkanlık edinmiştim...
Non stop baby ;)
Karşılaştığı ilk güçlükte yılan kişi, yaşamda çok yol alamaz.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.