"Çölde bir bardak suyu mu, bir kese altını mı tercih edersiniz?"
Ya ıssız bir adada?.. İnsanoğlunun medeni dediği alemde, kıymet verdiği hatta uğruna işi birbirini boğazlamaya kadar götürdüğü şeylerin aslında hiçbir kıymetinin olmadığını ve bunu insanın ancak kaderiyle baş başa kalınca anladığını salık veren, klasik kelimesini tam manasıyla hak eden bir eser. İnsanoğlunun, zorda kalınca Allah'ı anıp, rahata erince unutuvermesini de anlatır. Hani şu meşhur hikaye: "Adamın biri ağaca çıkmış.En tepesine geldiğinde bir fırtına kopmuş ama ne fırtına! Ağaç bir o yana bir bu yana sallanıyor, neredeyse devrilecek. Adamın korkudan ödü kopmuş ve başlamış Cenâb-ı Hakk'a yalvarmaya: 'Yâ Rabbi beni buradan sağ salim kurtarırsan, nezrim olsun senin rızan için bir deve keseceğim" demiş. Rüzgar hafifleyip biraz aşağıya doğru inince "Yâ Rabbi buradan sağ salim inersem senin rızan için bir dana keseceğim" demiş. Adam bu minvâl üzere aşağıya doğru indikçe nezrini değiştirerek koç keseceğim, keçi keseceğim." derken nihâyet ayağını yere basmış ve basar basmaz ne dese beğenirsiniz: "Ben çıktım, ben indim, kime ne borcum olacak ki?" Kahramanımız Robinson öyle demiyor ama! Yaşadıklarından ibret alıp iyi gününde şükretmesini de öğrenerek mutlu sona eriyor. Çocuk, yetişkin herkesin önemli dersler çıkaracağı okunası bir eser. Keyifli okumalar...