Şeyh Esad’ ın Adana’ ya sürülmesi. :D
Sultan Hamit tarafından niçin Adana'ya sürülmüş ol­duğunu kendisinden dinlemiştik: - Yavaş yavaş mahremlerden oluyordum. Bir aralık iyi fal bildiğimi haremde duyurdum. Saray'da merak arttı ve lütuf beklerken nefyolundum. Sultan Hamit demiş ki: "- Bir Ebülhüdamız var, yeter... Osmanlı devletine iki Arap çok gelir."
İleride Türkiye'nin iktisadi tarihi yazıldığı zaman, gerek D.P. ve gerekse A.P. iktidarının sanayileşme hareketleri incelenirken, bu iki iktidar devrine yöneltilecek güçlü eleştiri, her iki iktidarın da, Türkiye'de sanayinin yerleştirilme yerleri ve sanayinin memlekete dağılışı bahsinde de, en küçük bir iktisadi anlayıştan dahi mahrum olduklarının belirtilmesi olacaktır. Bütün manasıyla bir iktisadi kültür noktasından gelen ve çeşitli ülkelerin sanayileşme safhalarında meydan alan olumlu veya olumsuz neticeleri, tarih içinde izlemek kudretinde bulunmayan bu iki iktidar, sanayii ilk adımda, İstanbul, İzmir, Adana gibi büyük şehirlerde türetmek ve bu suretle bu şehirleri, müstakbel sosyal çatışma tehlikelerinin, içeriden kaynayan kazanları haline getirmekle, cidden büyük ve hatta düzeltilmesi imkansız hatalar işlemişlerdir. Köyleri, sebepsiz yere boşaltmaya teşvik etmişler ve Ankara ile diğer şehirlerin etrafında, sosyal birer kanserleşmeden başka bir şey olmayan, gecekondu sahalarının yaratılmasına yol açmışlardır. Bundan başka, İzmir körfezi çevresi gibi aslında plaj, tatil ve sayfiyeler bölgesi olması lazım gelen sahaları, gelişigüzel fabrikalarla doldurarak, bu bölgelerin tabii güzelliğini ve yeşil iskan sahaları haline gelmelerini önlemişlerdir. Bunlar öğle hatalardır ki, neticelerini yalnız bugünkü Türkiye değil, gelecek nesiller de çekeceklerdir.
Sayfa 229 - Remzi Kitabevi
Reklam
Tövbe, tövbe! :D
Sana cennetten bir köşk hazırladım ki, Adana tren istasyonu gibi pırıl pırıl ışıklı.
Sayfa 298 - Yapı Kredi Yayınları 19. BaskıKitabı okudu
M. Kemal Paşa, Lozan müzakerelerinin ilk devresi başarısızlıkla sonuçlandıktan sonra, 17 mart 1923 akşamı Adana'dan Tarsus'a geçerek Şeyh Senusî'yi ziyaret etti. Burada, Şeyh Senusi'nin Latife Hanım ve Mustafa Kemal Paşa ile çekilmiş resimleri vardır. Bu sıralarda, Mustafa Kemal Paşa da ulema ve hocalar arasında, senusilerin mahalli-dini kıyafeti ile resimler çektirmişti. Şeyh Senusî'nin o zaman gündemde olan Musul meselesi ile ilgili olarak bölgede devreye sokulmak istendiği tahmin edilebilir
Osmanlı'da ilk bankacılık sistemi:
Kırım Savaşından sonra Türkiye'de bankacılık "çağı" başladı. 1856 yılında, faaliyetlerinden ayrıntılı olarak aşa­ ğıda sözedeceğimiz Osmanlı Bankası kuruldu. 1864 yılında Osmanlı Bankasının katılımıyla Societe Generale de L'Em­pire Ottomane kuruldu. 1868 yılında büyük Fransız bankası Societe Generale, Türkiye'de Credit
S
sabâ: (a.i.) 1. gün doğusundan esen hafif ve lâtif rüzgâr. sa'deyn: (a.i.c. sa'd'dan) astr. "iki uğurluları Venüs (Zühre) ile Jüpiter (Müşteri) gezegenleri. sea: (a.i.) fels. güç, iktidar, fr. capacite. serhân: (a.i) kurt, canavar. Sermâ: (f.i.) kış, soğuk, (bkz: şitâ). Seyhân: (a.h.i) l. Ürdün'ün ötesinde, Hz. Musa'nın mezarı bulunduğu şehir. 2. Adana ovasını yararak iskenderun körfezine dökülen nehir. 3. erkek ve kadın adı. sitâre: (f.i.c. sitaregân) 1. astr. yıldız, (bkz: ahter, kevkeb, necm). 2. talih, kader, baht. sûhân-ı rûh: ömür törpüsü. Sühâ: (a.i.) 1. astr. Büyükayı yıldız kümesinden en küçük yıldız, [eskiden, gözlerin görüş derecesi bu yıldızla tecrübe olunurmuş]. 2. erkek adı. süheylâ: (a.i.) 1. yumuşacık huylu kadın. 2. kadın adı. Süreyyâ: (a.h.i.) 1. astr. Ülker yıldızı, [semânın kuzey yarım küresinde Sevr burcunun en parlak yıldızı olan Eddeberân'ın ilerisinde ve Feres-i A'zam istikametinde görünen güzel bir yıldız kümesi (Pleiades)]. (bkz: Pervîn).
Reklam
52 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.