Samodas

Samodas
@adasbas
1931 yılında doğdum, 1937 yılında annem öldü, 1944 yılında Dostoyevskiyi okudum, o gün bugündür huzurum yoktur. Biyografim bu kadar…
Kamu çalışanı
Lisans
Adana
Ceyhan, 19 November
6 reader point
Joined on March 2020
Mustafa Kemal Atatürk’ün Sofya’daki Yılları
1914 Mayıs’ındaki Sofya yakınlarındaki Lülin Dağı’na yapılan bir gezide, bir Bulgar yurttaşıyla (A. Graziani) yaptığı konuşma ilginçtir. Mustafa Kemal bu konuşmada çizdiği programı Cumhuriyet Türkiyesi’nde gerçekleştirmiştir. Mustafa Kemal Graziani’ye şöyle demiş; “Türk milletinin fevkalede meziyetleri vardır. Fakat ne yazık ki onu karanlık ve cehalet içinde bırakıyorlar. Millet pratik bir şekilde modern maarife susamıştır. Rejim, iktisadi hayatın hiçbir cephesinde millet ve devletin faaliyet göstermesine müsaade etmiyor. Halbuki Türkiye’nin nefes alması, ilerleyebilmeli ve mazhar-I hürriyet olması için her şeyden evvel Türk milletinin maneviyatını yükseltmek ve onu taassuptan kurtararak faal bir kudret iktisap etmesine çalışmak lazımdır. Millet cahil dervişlerin elinden tahlis olunmalı ve bunların yerine iyi tahsil görmüş, laik profesörler getirilerek işin başına geçirilmelidir. Hülasa, milletin daha pek çok şeye ve inkılaplara ihtiyacı vardır. Millet aile ve toplum hayatında doğu düşünce tarzından sıyrılmalıdır. Türk halkının gerçeği görüp kavrayabilmesi için pek çok büyük reformlar gereklidir.”
Sayfa 100 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Gazi Paşa
Atatürk bu milletin aranan lideridir. Millet, başı her sıkıştığında onu özler ve bu sebeple de silinemez bir şahsiyettir. Atatürk, yıpratılma seansları ile zarar görmeyecek, son derece önemli ve anıtsal bir siyasi portredir. Dolayısıyla, Atatürk’süz tarih düşünülemez. Bunun böyle olduğu zamanla daha da iyi anlaşılacaktır. Tarih, Atatürk’ün etrafında şekillenmelidir ve öyle de olacaktır.
Sayfa 17 - Kronik KitapKitabı okudu
Darağacı
Bütün ulusların, devrimlerin kökünden sökemediği tek ağaç olan darağacını yok etmek için uğraşan yüce gönüllü insanlarının taleplerine ve çabalarına yüreğinin derinliklerinden bağlandı.

Reader Follow Recommendations

See All
Kadınlar şiirli aşklar hülya ederler ve aşklarında şiirle bahtiyar olurlar.
Sayfa 109 - İş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
felaket
Zaten bir felakete sükun ve itidalle tahammül edenlerin manzarası, o felaket için ağlayıp çırpınanların manzarasından çak daha korkunç ve ezicidir.
Sayfa 10
Reklam
Sevgi
“ Tanrı’yı seviyorum “ deyip de kardeşinden nefret eden yalancıdır. Çünkü gördüğü kardeşini sevmeyen, görmediği Tanrı’yı sevemez.
Sayfa 2 - İş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Yangına körükle giden kişi, bir alev göremezse yangını kendisi çıkarır.
Senelerden beri hiç kimseye bir tek kelime söylemedim. Halbuki konuşmaya ne kadar muhtacım. Her şeyi içinde boğmaya mecbur olmak, diri diri mezara kapanmaktan başka nedir? Ah Maria, niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz? Niçin rüzgarlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinlemiyoruz? Niçin yanımda değilsin?
Sayfa 184Kitabı okudu
Bu insanlar dünyada nasıl yaşamak lazımsa öyle yaşıyorlar, vazifelerini yapıyorlar, hayata bir şey ilave ediyorlardı. Ben neydim? Ruhum, bir ağaç kurdu gibi beni kemirmekten başka ne yapıyordu? Şu ağaçlar, onların dallarını ve eteklerini örten karlar, şu ahşap bina, şu gramofon, şu göl ve üzerindeki buz tabakası ve nihayet bu çeşit çeşit insanlar hayatın kendilerine verdiği bir işi yapmakla meşguldüler. Her hareketlerinin bir manası vardı, ilk bakışta gözle görünmeyen bir manası. Ben ise dingilden fırlayarak, boşta yuvarlanan bir araba tekerleği gibi sallanıyor ve bu halimden kendime imtiyazlar çıkarmaya çalışıyordum. Muhakkak ki dünyanın en lüzumsuz adamıydım. Hayat beni kaybetmekle hiçbir şey ziyan etmeyecekti. Hiç kimsenin benden bir şey beklediği ve benim hiç kimseden bir şey beklediğim yoktu.
Sayfa 141Kitabı okudu
Yaşamak
Kenarlardaki ağaçlardan tek tük düşen yapraklar havada kıvrıntılar yaparak aşağıya süzülüyorlardı. Bu karanlık ve sıkıntılı manzara ne kadar güzeldi! İçime çektiğim bu ıslak hava ne kadar tazeydi! Yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak… Ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek, onu bekleyerek yaşamak… Dünyada bundan daha ferah verici bir şey olabilir miydi ?
Reklam
Maria Puder
Artık Maria Puder, yaşamak için kendisine kayıtsız ve şartsız muhtaç olduğum bir insandı. Bu his ilk anlarda bana da garip geliyordu. Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? Fakat bu hep böyle değil midir? Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz ?
Sayfa 95 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
Musta Kemal Atatürk’ün Sofya’daki Yılları
1914 yılı ilkbaharının bir günü, genç bir Osmanlı zabiti Sofya’nın şık kafelerinden birinde, Sobranye’deki Türk mebuslardan Zümrezade Şakir Bey’le birlikte oturuyordu. Mekan, müzik, servis mükemmeldi. Ansızın içeri giren bir köylü şık giyimli müşterilerin arasındaki boş bir masaya yöneldi, kendisine bir yer beğendi ve oturdu. Etraf bu kaba giyimli köylüye yadırgayarak baktı, garsonlar surat astılar ve köylü tarafından çağrıldıklarında oralı olmadılar. Köylü ısrar edince kendisine hizmet edilmeyeceği ve buranın böyle kaba saba kılıklı birine göre yer olmadığı, salonu terk etmesi gerektiği söylendi. Köylü kızmıştı, “ Bulgaristan benim ekip biçtiğimi yiyor, benim silahımla korunuyor. Parasını verdikten sonra istediğim yerde otururum ve bana hizmet edersiniz” dedi. Köylünün diretmesi sonucu isteği yerine getirildi. Genç zabit olayı dikkatle izlemişti. Arkadaşına şöyle dedi, “ Şakir, günün birinde bizim köylülerimizi de böyle görmek isterim, kendilerinden emin olmalı ve haklarını istemesini bilmelidirler.” Bu genç zabit Osmanlı İmparatorluğu’nun Safya’daki ataşemiliteri Kaymakam ( Yarbay ) Musta Kemal Bey’di.
Sayfa 93 - KronikKitabı okudu
Dönüşüm
Dış kapının kapandığı duyulmamıştı; herhalde açık bırakmışlardı, büyük bir felaketin yaşandığı evlerde bırakıldığı gibi.
Sayfa 14 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Yine Karabekir Paşa bu dönemde Kurtuluş Savaşımızı başlatan Mustafa Kemal Paşa’nın baş destekçisi olmuştur. Erzurum kongresi öncesi tutuklanması emri gelen ve artık müstafi bir asker olan Musta Kemal Paşa’ya bizzat giderek, “ Paşam, ben ve kolordum emrindeyiz” demesi Türk direniş tarihinin dönüm noktasıdır, denebilir.
Sayfa 188Kitabı okudu
Atatürk olmasaydı ne olurdu sorusunun cevabı da işte burada saklıdır. Belki yine bir Türkiye olurdu ama sınırları dar bir Türkiye ve asıl önemlisi Marmara ve Eğe’nin olmadığı bir Türkiye…
Sayfa 210Kitabı okudu
Dakikalar İçinde Atatürk ve Dünyası
Vefat ettiğinde henüz 57 yaşındaydı. Selanik’te “ Ali Rıza oğlu Mustafa “ olarak başlayan hayatı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu, “Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK” olarak nihayete erdi.
Sayfa 640 - Kronik Yayın EviKitabı okudu
Reklam
Ben Robot
Eğer günün birinde kamu idareciliği yapabilecek bir robot üretilirse, bu işi herkesten iyi kıvırır. Robotbilim Kanunları’na göre insanlara zarar vermez, tiranlık edemez, rüşvet alamaz, önyargılı davranamaz, saçma sapan kararlar çıkartamaz. Ve dönemini başarıyla tamamladıktan sonra ölümsüz olsa bile görevini başkasına devreder, çünkü insanlara bir robot tarafından yönetildiklerini itiraf ederek gururlarını kırmaz. Robotlar bu iş için biçilmiş kaftandır.
Sayfa 205 - İthakiKitabı okudu
İvan ilyiç’in Ölümü
Aslında her şey, gerçekte o kadar zengin olmadıkları halde zenginlere benzemek isteyen, bu yüzdende ancak birbirlerine benzeyebilen insanlarınki gibiydi: Ağır Şam ipeklileriyle kaplı abanoz ağacından möbleler, çiçekler, halılar, bronzlar, koyu renk ve ışıltı… Tüm bunlar belli bir sınıftan insanlara benzemek isteyen bütün o belli sınıftan insanların eşyalarına benziyordu.
Sayfa 27 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Nutuk
Ulusal mücadeleye beraber başlayan yolculardan bazıları, ulusal hayatın bugünkü cumhuriyete ve cumhuriyet kanunlarına kadar gelen gelişmelerinde, kendi fikir ve ruh yeteneklerinin kavrayış sınırı bittikçe, bana direnmeye ve karşı duruşa geçmişlerdir.
Sayfa 11 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Seksen Günde Dünya Gezisi
Peki sonra? Ne kazanmıştı onca yer dolaşmaktan? Ne kazanmıştı bu yolculuktan? Hiçbir şey, mi diyeceksiniz? Evet, güzel bir eşin dışında hiçbir şey getirmedi gerçekten - ama bu kadın, belki inanmayacaksınız, onu dünyanın en mutlu insanı kıldı! Aslında, bundan daha azı için bile dünya gezisine çıkmaya değmez mi?
Sayfa 264 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu