'' Evet '' dedi Beate Lönn , koltukların arasından öne eğilerek , '' Adele Vetlesen'i arama çalışmanız nasıl burada sonuçlandı , hala bir açıklama yapmadınız. ''
'' Tamamen tümdengelim mantığıyla '' dedi Harry.
'' Muhakkak '' diyerek iç çekti Beate.
Adele kalbinin her atışında Tanrı'nın adını bir kere daha andı. Tıpkı kulaklarında yer etmiş kemanının ağlayan sesi gibi. Tıpkı bir hüzün dansının kederli bir figürü gibi... O an ruhuna teselli veren tek şey Tanrı'nın adıydı. Tanrı!
Bedene tavır ve vücudun şekil ve ahengine nazaran haddinden fazla bazu şişirmek beden hey'eti umumiyesinde çok çirkin bir ahenksizlik tevlit edeceği aşikar olduğundan bundan vazgeçmek lazımdır. Bu hakikat neticesine göre, ben esasen bir adele veyahut bir adele gurubuna inhisar eden şiddetli ve kuvvetli hareketlere muazırım. Maksat ve gayeyi gösterişe feda etmek şekilperestlik ve binnetice doğru bir hareket değildir.
❔Şu zamanda bilim her şeyi çözerken neden bir yaratıcıya ihtiyaç duyayım ya da neden O'nun varlığına inanayım?
Bilim şu anki bilgilerin çoğunu son asırda keşfetmişken , Kur'an bunu 1400 yıl öncesinden haber veriyor.
• Bilim insanlarının keşfedip insanlığa sunduğu Big Bang teorisi 30-40 yıl önce keşfedilmişken Allah 1400 yıl önce Enbiya 30'da bildiriyor.
(İnkar edenler ,gökler ve bitişik iken onları ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı görmezler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?)
•Bilim "evrenin sonsuza doğru genişlediği" teorisini 1929'da bulmuşken Kur'an bunu asırlar öncesinden Zariyat 47'de söylüyor.
(Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz biz genişletmekteyiz.)
•Bir bebeğin anne karnından itibaren oluşumu yakın zamanda bulunmuşken Kur'an daha o zaman Müminun Süresi 14.ayette anlatıyor.
[Ardından nutfeyi (döllenmiş yumurta) alakaya (rahimde asılıp beslenen embriyohepsini) çeviriyor, alakayı şekilsiz et (görünümünde) yapıyor,bu etten kemikler yaratıyor,daha sonra da kemiklere adele giydiriyoruz ; nihayet onu bambaşka bir varlık halinde inşa ediyoruz. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah çok yücedir.]
O Kur'an'a elçi olan Peygamber (s.a.v.) çok mu zekiydi de biliyordu? Hayır,bunu ancak üstün bir güç yapabilir. Bizim Allah dediğimiz güç.
Sergio ile Giovanna bir pazar günü evlerinde arkadaşlarıyla yiyecekleri yemek için hazırlık yaparken aniden kapıları çalar. Gelen davetsiz bir misafir yaşlı ama oldukça gösterişli asil bir kadın olan Elsa Corti’dir. Yaklaşık elli yıl önce terkettiği Roma’ya İstanbul’dan gelmiştir ve anıları olan bu evin yeni sahipleri kadının hikayesini dinlemeye hazırlardır.
Yıllar önce bazı talihsizlikler yaşayan ve neredeyse ikiz gibiyken ve birbirlerinden başka arkadaşa ihtiyaç duymazken yolları ayrılan iki kız kardeşin geçmişle bugun arasında, Elsa’nın ablası Adele’e İstanbul’dan yıllarca yazıp cevap alamadığı mektuplarla harmanlanan hikayesini okurken oldukça etkileneceksiniz.
Ferzan Özpetek’ten film tadında güzel bir roman. Beni rahatsız eden bazı konular vardı. Araya sıkılştırılmış gereksiz çarpık ilişkiler mevcuttu daha doğrusu bence çok gereksizdi. Özellikle kitap Adele ve Elsa arasındaki kısımlarda oldukça akıcıydı ama evde olaylara ve o ana şahit olan 6 kişi daha anlatılıyor ve aralarda obalarla ilgili ayrıntılar verilip kitabın sonunda hiçbir noktaya bağlanmıyorlar. Havada kalmayıp onlarla ilgili olaylar da çözüme kavuşsa mükemmel bir kitap olurdu.
Herşeye rağmen Elsa ve Adele’in hikayesi oldukça güzel ve merak uyandırıcıydı okurken çok etkiledim.
Bir Nefes GibiFerzan Özpetek · Can Yayınları · 20201,436 okunma