Otobüsümüz adeta bir devi andıran dağların arasında ilerlerken sık sık önümüze çıkan Coca Cola reklamları dikkatimi çekti. Şaşırdım, hayret ettim. Coca cola nasıl olmuştu da buralara kadar gelmişti. Çünkü burası belki de dünyada ABD’den en çok nefret eden insanların yaşadığı bölgeydi. Müslümanlar olarak aslında hepimiz büyük bir çelişki ile karşı karşıyaydık. Dünyada bize en çok düşmanlık edenlerin ürettiklerini en çok tüketenlerin başında geliyorduk. Hem “Kahrolsun Amerikan, kahrolsun İsrail” diye sloganlar atarken hem de bu ülkelerin ekonomilerine hiç de azımsanmayacak derecede katkı sağlıyorduk.
"Şehadet insana gelmez. İnsan şehadete gider. Bunun için de insan şehadeti hak edecek ameller işlemeli..." Ebu Ömer ( Afganistan savaşında şehit olan general)
Sayfa 175Kitabı okudu
Reklam
SAKARYA'DAN GEÇTİM TEMMUZDA
Baktım: Benim gibi Sakarya'nın da Mazisi vardı, hali yoktu. "Bir kükreyiştim ben, vaktiyle!" Demeye de mecali yoktu! Onu da, beni de -Ey tarih- Tanıyabilirsen tanı. Birimizin suyu çekilmiş Birimizin kanı. Ben zaten kendimi -çoktan- Bırakmıştım uzaklarda. Fakat gördüm ki susuzluktan Ölebilirmiş ırmaklar da. Geçersen yolcu, altında -şimdi- Sakaryasız bir Sakarya bulursun Bekleme verim, topraklarından Havva Adem'siz nasıl doğursun?
Sayfa 136Kitabı okudu
“Adem ağabey, sana bir vasiyette bulunacağım.” dedi Şaşkınlıkla ve merak arasında gidip gelmeye başladım. Acaba ne diyecek,benden ne isteyecekti? “İnşallah ölmeyeceksin; ama buyur Halit!” Dedim. O da bunun üzerine, “Eğer bana bişey olursa mavzerimi ve mermilerimi mutlaka Ebu Ömer’e ulaştır. Bunlar ümmetin parasıyla alındı, ümmetin emanetidir, Beytül maldır. Tamam mı ağabey?”
Hz. Âdem (A.S.) Cebrail'e (A.S.) «Ey Cebrail, tevbem kabul buyurulduguna göre, bundan sonraki durumumu ögrenmek istiyorum» dedi. Bunun üzerine ulu Allah (C.C) vahiy yolu ile Hz. Âdem (A.S)'e şunları bildirdi; «Yâ Âdem! soyundan gelenlere. Sen sıkıntı ve kederi miras bırakıyorsun. Ben de onlara tevbeyi miras sayıyorum. Onlar içinden hangisi bana dua ederse. Senin dilegini nasıl yerine getirdimse onun da duasını öylece kabul ederim. Kim Benden günahlarının bağışlanmasını isterse, bağışımı ondan esirgemem. Çünkü Ben; Bana el açanların en yakını ve dileklerinin karşılayıcısıyım. Günahlarından tevbe edenleri, duaları kabul edilmiş, sevinçli ve güler yüzlü olarak kabirlerinden çıkarıp Mahşer' e yolcu ederim.»
Oysa Adem, ey güzel yolcu, sen öylemisin? Hatırla nasıl yaratıldığını. Bu toprak bedene neler katılıp karıldığını, suyuna mizacına neler karıştırıldığını. Hani ruhun, hamurunun yoğrulmasına tanık tutulmuştu. Bir yanın karanlık senin bir yanın ışık. Bir yanın melek kanadı bir yanın şeytan ıslığı. Bir yanın çamur beden, bir yanın kutsal ruh. Bir yanın iyiliğe açık bir yanın iyiliğe kapalı. Tek başına ne duru iyilik ne de saf kötülük sensin. Ne baştan ayağa cennetsin ne de tümüyle cehennemsin. Aynı anda birbirine zıt iki şeysin. İçinde iyilik ve kötülüğü besleyip büyütecek yeteneğe aynı anda rastlayacaksın. Hataya da sevaba da aynı derecede ehliyetli olacaksın. Bir yanın yükselmeye çekecek seni bir yanın düştükçe düş diyecek. Zirvelerle çukurlar arasında gidip geleceksin. Ama bu ikilik kabahatin değil senin mahiyetin. Üstünlüğün, zayıflığın olan bu şeyde. Tepeden tırnağa çamursun Adem ilk bakışta. Toprağın topraklığına batmış gibisin. Ama bu halinle kıymetlisin. İşte o zaman melek değil ama melekler gibisin. Ve ey Adem unutma, böyle bir tartıda melek gibi olmak melek olmakdan ağır çeker. Çünkü sen o iki şey arasında özgür irade-bilinçli seçimsin. İşte o zaman her halinle değil ama bu halinle, düşmenle değil yükselmenle, esfeli safilininle değil ahseni takviminle, yani insanı kamilinle bizden yücesin işte o anda secdeye değersin.
Reklam
514 öğeden 401 ile 410 arasındakiler gösteriliyor.