Bir kitabı okurken geçen iki saatimin ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.
-" Fırtına bana niçin dokunur biliyor musun?" dedi. Bak birden bire buldum; bana öyle geliyor ki; bu ses, dünyada ne kadar gizli ıztırap varsa, bizim bilmediğimiz varlıkların çektikleri ne kadar işkence varsa onun haykırışıdır.
" Düşün ki her an ben değişiyorum, her an sen değişiyorsun, buna rağmen birbirimizi nasıl tanıyabiliyoruz? Bu kaçan benliklerimizi birbirimizde aramak tecessüsü olmasaydı bir saniye konuşabilir miydik?"
Birbirine benzer şeraitin merkezinde yaşayanlar arasındaki gıyabi dostluk alakasını içimizde taşıyoruz ve günün birinde, bu insanlardan biri karşımıza çıkınca onunla müşterek hatıralara malikmişiz gibi kendimize yakınlığını hissediyoruz.
Eğer bir adamın hayatında duyduğu haz ve keder yekunları hesap edilecek olursa görülecektir ki hiç kimse kimseden daha fazla ne mesut ne de bedbahttır.